15 Ağustos 2024
YÜKSEL AKIN
Latin Amerika’da “Gabo” lakabıyla bilinen, Nobel Edebiyat Ödüllü Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in (1927-2014) yetmişli yaşlarda kaleme aldığı, demans hastalığından dolayı dilediği başarıyı yakalayamadığını düşündüğü romanı “Ağustos’ta Görüşürüz” yazarın ölümünden on yıl sonra tüm dünyada okurlarla buluştu.
Marquez’in beş bölümden oluşan, Ana Magdalena adlı bir kadını konu alan bir roman üzerinde çalıştığı haberi 1999’da okurlarına duyurulur. Kitabın ilk öyküsü (Ağustos’ta Görüşürüz) de bu duyurunun ardından İspanya’da bir gazetede yayımlanır. Marquez, bu öyküyü Madrid’de katıldığı bir forumda da okur. Kitabın üçüncü öyküsü (Ayın Tutulduğu Gece) 2003’te Kolombiya’da bir dergide yayımlanır. Marquez, 2004 yılının sonuna kadar romanı üzerinde çalışır. Romanın beş versiyonu ortaya çıkar. Kitabın ilk taslaklarının yanı sıra bu beş versiyonu (Marguez’in arşivi, oğulları tarafından Texas Üniversitesine satıldığı için) Texas Üniversitesinde saklanan belgeler arasında yer alır.
Yazar, yaşarken yayımlanan son romanı Benim Hüzünlü Orospularım’ı (2005) tamamlayabilmek için Ağustosta Görüşürüz’ü bir kenara bıraksa da belirli aralıklarla üzerinde çalışmayı sürdürür.
Marquez’in “Bellek hem hammaddem hem de aracım. O yoksa hiçbir şey yok.” sözleri anımsanırsa son yıllarında yaşadığı bellek kaybının alıştığı titizlikle yazmayı sürdürme şansını azalttığı ve onun için korkunç bir düş kırıklığı olduğu açıktır. Ağustosta Görüşürüz son bir yaratma çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır denebilir. Yayıncısının “romana uygun bir final yazmakta zorlandığı” düşüncesine karşı çıkan Marguez (2010) romanını “muhteşem bir final”le sonlandırdığı görüşündedir.
Ağustosta Görüşürüz, Marquez için “işe yaramaz bir kitap”tır ve yok edilmesi gerekir. Oğulları Rodrigo ve Gonzalo García Barcha ise onu yok etmek yerine bir kenara koyar, ne yapılması gerektiğini zamana bırakır. Dosyayı on yıl sonra yeniden okuduklarında onun keyifli unsurlar barındırdığına karar verirler. “Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kitap babamızın en önemli eserleri kadar cilalanmamış olabilir. Pürüzlere ve küçük çelişkilere sahip olsa da Gabo’nun eserlerine özgü çarpıcı unsurlarla dolu içeriğinden keyif almayı engelleyen hiçbir şey yok: Yaratıcılığı, şiirsel dili, okuru sarıp sarmalayan anlatımı, insan doğasını algılayışı, –bilhassa aşk konusundaki– yaşanmışlıkları ve talihsizlikleri sevgi dolu biçimde işleyişi. Aşk, muhtemelen, babamızın bütün eserlerinin ana temasıdır.”
Akla gelen bir başka olasılık ise Marquez’in kitabı tamamlamasını engelleyen zihinsel zayıflığının onun ne kadar iyi olduğunu fark etmesini de engellemiş olabileceğidir. Böylece romanın yayımlanmasına karar veren Rodrigo ve Gonzalo García Barcha kitabın sunuş bölümünde babalarının kararına aykırı davranmalarını “ihanet” olarak nitelendirmekle birlikte okurların alacağı keyfi diğer görüşlerin üzerinde tutmaya karar verirler. Okurlar, onlara hak verirse babalarının da onları bağışlayacağına inanırlar.
Romanın ana kahramanı Ana Magdalena; 46 yaşındadır. Sevdiği ve kendisini seven bir adamla evlenince edebiyat fakültesini bırakmıştır. 27 yıldır mutlu bir evliliği vardır. Pırlanta gibi yetiştirdikleri oğulları yirmi iki yaşında Ulusal Senfoni Orkestrası’nın başçellisti olmuştur. On sekiz yaşındaki kızlarıysa hemen her çalgıyı kulaktan öğrenebilme yeteneğine sahipse de ailesinin rızası dışında Yalınayak Carmelita Rahibeleri tarikatına katılmak arzusundadır.
Ana Magdalena’nın annesi, ölmeden üç gün önce adaya gömülmek istediğini dile getirir. Issız da olsa insanın kendisini asla yalnız hissetmeyeceği bir tepeye gömülür. Ana Magdalena her yıl 16 Ağustos’ta adaya giderek annesinin mezarını ziyaret eder. “Her yıl 16 Ağustos’ta, aynı saatte, aynı taksiye binip aynı çiçekçiye uğradıktan sonra, kavurucu güneşin altında bu mezarlığa gelir, annesinin mezarına taptaze bir demet kuzgunkılıcı bırakırdı.”
O geceyi adada geçirerek ertesi gün evine döner. Bu ziyaretlerin birinde kaldığı otelin barında tanıştığı bir adam, yaşamını derinden etkiler. Ana Magdalena sonrasında her 16 Ağustos’ta adaya geldiğinde yeni bir sevgili arayışına girer. Kimi zaman ayrılık armağanı olarak bıraktığı 20 dolarlık banknotla her şeyi ucuzlatan bir adamla birlikte olur. Kimi zaman ona “tokaçlanan ve yakılan bir harman misali doğaüstü bir zevk” verir. Kiminde ise seviştiği adamın “cani bir seks avcısı” olduğunu anlar.
Kimliği ve arzularıyla yüzleşen Ana Magdalena’nın ünlü bir Montessori öğretmeni olan ve ömrü boyunca öğretmenliğini anneliğinin önüne geçiren annesinin ölümünün ardındaki gerçekler, annesiyle ilişkisi, geçmişi, aile sırları onu anlama konusunda okurlara ipuçları sunar.
“Ağustosta Görüşürüz özgürlük, pişmanlık, kişisel dönüşüm ve aşkın gizemleri üzerine derin bir çözümleme ve dünyanın tanıdığı en büyük yazarlardan Márquez’in okurlarına beklenmedik hediyesi.”
Can Yayınları, 2024 İstanbul (Arka kapak yazısı)
Yapıtlarında daha önce işlemediği özgün bir temayı ustalıkla ele alan Marquez’in kalemi, okurlarını etkilemeyi ve düşündürmeyi sürdürüyor. Yazarın insan ruhunu anlama yeteneğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
.
Yüksel Akın’ın Diğer Yazıları
Eleştiri Kültürü Oluşturmak Zorundayız
Sevgi Soysal’dan Şafak
Sabahattin Ali’yi Ben Öldürdüm