Marko Paşa ve Merhum Paşa Davaları

29 Haziran 2023
MÜNİRE ÇALIŞKAN TUĞ

Sabahattin Ali, uğradığı tüm saldırılara, kahırlara karşın inandığı yolda direnmiş; ulusunun bağımsızlık ve esenliğini, emekçi halkın özgürlük ve mutluluğunu savunmaktan geri durmamıştı.

Kuyucaklı Yusuf’un toplatılması ve yargılanması ile ilgili yazımda Sabahattin Ali’ye ait bir sandık dolusu belgenin yazarın kızı Filiz Ali’ tarafından Boğaziçi Üniversitesine verildiğini, Prof. Dr. Nüket Esen ve Yar. Doç. Dr. Nezihe Seyhan’ın bu belgeleri ayrıştırarak Mahkemelerde adlı eseri oluşturduklarını yazmıştım.  Bu yazının konusu da aynı kitapta yer alan Marko Paşa ve Merhum Paşa Davaları. 

Mahkemelerde bir yandan Sabahattin Ali’nin adalet arayışı mücadelesine sahne olurken diğer yandan ülkemizde 1931- 1947 yılları arasındaki adalet mekanizmalarının işleyişi, yayıncılık, idari mekanizmaların yayın politikaları ile ilgili somut bilgiler vermesi açısından önemli bir kaynak özelliği göstermektedir. Bir yazarın eserlerini değerlendirirken onun hangi toplumsal süreçlerin ürünü olduğunu bilmek önemlidir. Mahkemelerde bize bu süreçleri belgelerle anlatıyor.  Sabahattin Ali’nin eserlerini ve mücadeleci kimliğini daha yakından tanımak, Kuyucaklı Yusuf’u, İçimizdeki Şeytan’ı iyi anlayabilmek, öykülerinin ve mizah yazılarının derinlerine inebilmek için  Mahkemelerde’nin okunması ve incelenmesi önemli bir veri sağlayacaktır.

25 Kasım 1946’da Sabahattin Ali ve Aziz Nesin Marko Paşa adlı mizah dergisini çıkarmaya başlar. Sabahattin Ali derginin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Dergide “Topunuzun Köküne Kibrit Suyu” başlıklı bir yazı yayımlanır. Yazıda Milletvekili Cemil Barlas ve tüm Türk milletine hakaret edildiği gerekçesiyle dergiye dava açılır. Yazı imzasız olduğu için dergideki konumundan dolayı Sabahattin Ali muhatap alınır. Dergide yayımlanan yazı, Cemil Barlas’ın Millet Meclisinde yaptığı konuşmada Marko Paşa için “kökü dışarda” demesi üzerine yazılmıştır.

Sabahattin Ali bu dava sonucunda dört ay hapis cezası alır. Bunun üzerine temyize gidilir. Sabahattin Ali, avukatın yazdığı temyiz dilekçesine ek olarak Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesine kendi savunmasını içeren bir dilekçe verir. Dilekçede  “Topunuzun Köküne Kibrit Suyu” başlıklı yazının hakaret içermediğini, kendileri için söylenen “kökü dışarda” sözlerinin gerçeğe uymadığını ifade eder ve diğer gerekçelerini de belirttikten sonra kendisi hakkında verilen hükmün bozulmasını ister.

3 Şubat 1947’de Marko Paşa’da “Ali Baba ve Kırk Haramiler- Divanhaneden Pöportaj ” başlıklı bir yazı yayımlanır. Yazı Halk Partisi’nin çok gizli bir toplantısını eleştirmek için yazılmıştır. Bu yazıdan  dolayı, Matbuat Kanunu’nun 30. maddesine aykırılıktan  gazete sahibi Sabahattin Ali İstanbul Asliye Mahkemesi İkinci Ceza Dairesi tarafından sorgulanmaktadır. Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kuruluna “Kırk Haramiler” diyerek hakaret ettiği iddia edilir. 

Sözü edilen olay şöyle gelişir: İktidar partisinden kırk milletvekili çok gizli bir toplantı yapar. O toplantıdan dışarıya bilgi sızması olanaksızdır. Sabahattin Ali de bu gizliliği mizahi olarak eleştirmek için kurgusal bir metin oluşturur. Toplantıya gizlice girdiği ve oradan röportaj yaptığı varsayımı ile bir röportaj metni yazar. Suçlanmasının nedeni bu hayali röportajdır. Bu davanın sonucunda Sabahattin Ali suçsuz bulunur.

10 Mart 1947’de Marko Paşa’da  yayımlanan “Marko Paşa Ansiklopedisi: Biliyor musunuz?” başlıklı yazı dolayısıyla bu sefer de on beş yıllık dostu Falih Rıfkı Atay tarafından dava açılır. Sabahattin Ali  kendisine yöneltilen suçlamaya karşı kendini güçlü delillerle savunsa da Falih Rıfkı Atay’a hakaret ettiği gerekçesiyle üç ay hapis ve yüz lira para cezası alır.

Marko Paşa sıkıyönetimce kapatılınca 26 Mayıs 1947’de Merhum Paşa yayımlanmaya başlar. İlk sayıda yayımlanan yazılar hemen ilgi çeker. “Genç Arkadaş” , “Hasan Ali-Kenan Döner” ve “Irkçı Dalaşması” başlıklı yazılarda Nihal Atsız ve İsmet Tümtürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle Sabahattin Ali’ye dava açılır.  Sabahattin Ali’nin avukatı Mülhime Gökbudak, suçlamaya esas kavramları etimolojik, kültürel ve felsefi olarak inceleyip gerekçelerini de ortaya koyarak müvekkilinin bir mizah yazarı olduğunu, davacı İsmet Tümtürk’e asla hakaret etmediğini, müvekkilinin beraatını, talep edilen tazminatın reddini ister ama avukatın isteği gerçekleşmez. Merhum Paşa’da çıkan bu yazılardan dolayı 19 Aralık 1947’de tutuklanarak Sultan Ahmet Cezaevine konulan Sabahattin Ali, on iki gün hapis yattıktan sonra beraat kararı ile tahliye edilir.

Mücadeleci kimlikleri ve birbirine benzeyen ölüm nedenleriyle aynı kaderi paylaşan usta yazar Asım Bezirci’nin Sabahattin Ali için söylediklerini de anmak istedim bu bölümde. Mahkemelerde derlemesinde de gördüğümüz direngen, vazgeçmeyen, doğru bildiği yoldan asla geri durmayan Sabahattin Ali için Asım Bezirci,  “Türk edebiyatının en başarılı birkaç kaleminden biri olan, Fransız yazarlarınca ‘Türkiye’nin Gorkisi’ sayılan ve bizce de ‘ulusal bir değer’ sayılması gereken Sabahattin Ali, ‘resmi’ edebiyat tarihçileri için ‘yok’tu. Çünkü Sabahattin Ali, çağına ve çevresine dürüstçe, yiğitçe, ustaca tanıklık etmişti. Çünkü Sabahattin Ali, uğradığı tüm saldırılara, kahırlara karşın inandığı yolda direnmiş; ulusunun bağımsızlık ve esenliğini, emekçi halkın özgürlük ve mutluluğunu savunmaktan geri durmamıştı.” diye yazar. (Öner Yağcı, Sabahattin Ali Cinayeti, Edebiyat Nöbeti, Mart-Nisan 2017) 

Sabahattin Ali’nin ölümünün üzerinden yıllar geçti ama ölümü üzerindeki sır perdesi henüz kaldırılamadı. Denebilir ki “Sabahattin Ali’nin ‘Mahkemelerde’ adalet arayışı sürüyor.”

…………
Bu yazıya kaynaklık eden 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35 ve 36 sayılı belgelere Mahkemelerde adlı eserin Yapı Kredi Yayınları 8. baskısından ulaşılabilir.