25 Ağustos 2023
Polat Özlüoğlu
Yazar

Yaşamım/kişiliğim üzerinde etkili olan herhangi bir roman/öykü kahramanı bugüne kadar hiç olmadı. Okumak edimi benim için büyülü bir dünyaya adım atmak demek. Merakımı, meramımı, derdimi, kederimi, umudumu, heyecanımı kitaplar aracılığı ile kavrayıp anlayabildim. Çok sevdiğim roman ya da öykü kitapları okumanın hazzını fazlasıyla tattım ve hala da tadıyorum. Kitapların sunduğu düş ve kurgu dünyası her daim yazarlık sürecimi besledi büyüttü. Çok sevdiğim yazarlar olmadı mı? Oldu elbette. Marquez, Borges, Shakespeare, Tolstoy, Dostoyevski, Cortazar, Tanpınar, Virginia Woolf, Nabokov, Kafka gibi yazarlar hayatıma eserleri ile dahil oldular. Bana yazma serüvenimde kılavuz oldu çoğu. Bazıları başucu yazarlarım oldu. Ama bir kahramanın benim karakterim, kişiliğim, hayata bakışım, düşünüşüm, yaşayışım üzerinde doğrudan etkisi olmadı. Bu etki daha ziyade yazın hayatıma, yazarlık içgüdüme dairdir. Yazar olarak düşünüş, kurgu ve yaratım sürecimde böyle bir katkı fazlası ile olmuştur elbette. O kahramanları okurken gıpta eder, haz duyar ve onların yaratılış süreçlerini, yaşayış biçimlerini, duygusal ve ruhsal dünyalarını, geçmiş hikayelerini hayal etmeyi severim. Yazarın kafasının içine girip onun gibi düşünmeyi, hareket etmeyi, hayal kurmayı ve öyle etkileyici bir karakter yaratmayı düşünürüm. Dünya edebiyatında okuduğum kitaplar içinde kahramanına vurulduğum eserler arasında ilk aklıma gelen Kafka’nın Gregor Samsa’sıdır mesela. Türk edebiyatında ise Yusuf Atılganın ölümsüz kahramanı Anayurt Oteli’nin Zebercet’idir. Modern toplumun dışına itilmiş, topluma ayak uyduramayan, güvensiz, yalnız, gelgitleri olan tatminsiz bir karakterdir Zebercet. O hiçbir yere ait değildir, her daim insanlardan kaçan, uzaklaşan, kendi ördüğü duvarların ardına saklanan bir insandır. Yalnızlığın ete kemiğe bürünmüş halidir bir nevi. Yazarın kurduğu iç dünya ile dışarda süren dış dünya arasındaki çatışma, karakterin çaresizliği, yalnızlığı ve hor görülmesi iç monolog ve bilinç akışı teknikleriyle daha görünür ve vurucudur. Bu kitabı okuduğumda merak ettiğim ilk şey böyle güçlü ve zihinden uzun süre çıkmayacak ölümsüz bir karakteri Yusuf Atılgan nasıl hayal edip kaleme aldı oldu. Yazar olarak hayranlığım bir kat daha arttı bu kitabı okuduğumda. Çünkü çok zor bir kahraman yaratmıştır yazar, karanlık, karamsar, arızalı ve toplumdan kopuktur Zebercet, okurun sempati duyacağı, empati kurabileceği bir karakter değildir. Olmayacaktır da. Yazın hayatımın vazgeçilmez kahramanlarındadır.
–