Yayla Boztaş’tan “Nar Sabrı”

19 Mart 2025
SEVİN SEZGİN

Yayla Boztaş
Nar Sabrı

KeKeMe Yayınevi
Ankara 2025
119 sayfa

Yayla Boztaş’ın yetişkinler için yazdığı dördüncü öykü kitabı Nar Sabrı. Kapak resmi değerli ressam Mehmet Boztaş’a ait. Bereketin sembolü nar, barışın simgesi güvercin. Elinize alır almaz en güzel iletilerle sizi selamlıyor.

Kitaptaki on beş öykü, günlük yaşamımızda karşılaştığımız, kimimizin görmezden geldiği, kendi küçük dünyalarında yaşayan insanların öyküsü. Güncel dertleriyle birlikte kendi mahallelerine sıkışmış, çocuklar, kadınlar, erkekler…

İyi bir gözlemci olan yazar, bu insanların duygularını, dertlerini kendi yüreğinde duyumsayarak yazmış öykülerini.  Okurken, yaşantılarına tanık olduğunuz ne çok benzer hayatlar gelecek gözleriniz önüne.  

Duru bir dil, insan ruhunun derinliklerine inen gözlemler,  doğa sevgisi… 

Bu kitapta insanlık hallerini okuyacaksınız. 

İlk öykü “Aşk Olsun” 

“Nedir Aşk?” diye yüreğindeki esmer yalnızlığı sorgulayan kadın, çocukluğundan başlayarak, kız çocuk olmanın baskısını duyumsamış ve ona evlenmekten başka çare bırakılmamış. “Sana deli gibi âşığım!” diyen bir adam çıkmış karşısına.  Kadının beklentisi, sevgiye susamış yüreğine umut olacak, sevgi olacak biri ama hayal kırıklığı olmuş onun için. Öykü şaşırtıcı bir sonla bitiyor.

Toplumdan soyutlanan kişiler onun kahramanları.  

Aile içinde, okulda, yaşadığı çevrede ötekileştirilen “Bu Çocuk Başka Çocuk” adlı öykünün Ali’si…

Annesinin ölümüyle babaannesi tarafından büyütülen ama kimsenin sahiplenmediği “Gerçekten güzel miyim?” adlı öykünün Ümran’ı.  İstemediği bir evliliğe on dört yaşında kurban edilmiş.

Adı, giydiklerinin uyumsuzluğu, dağınıklığı nedeniyle köylülerinin yakıştırdığı Derbeder Hüseyin.  Okula hiç gönderilmemiş, on kardeşin en büyüğü.

Yaşamı, yetişkinlerin kendi yanlışlarını örtmek için uydurulmuş ‘o zamanlar öyleydi!’ cümlesiyle özetlenmiş, kardeşleri yıllar geçtikçe farklı yerlere gelirken onun durumu hiç değişmemişti.” (s.29)

Mahallenin çocuklarını, şeker, topaç, ayna,  tarak gibi küçük armağanlarla sevindiren, yetişkinlerin dünyasından koparılmış, kendi içindeki duygu dünyasına kapanmış, doğasever…,

“Huzursuz Ruhun” öyküsü, yazarın çevresinde gördüğü çarpıklıkları anlattığı bir iç ses öyküsü. 

 “Göç”ü okurken, yaratılan atmosferin öylesine içinde oluyorsunuz ki, sanki o kamyonetteki Hasan ya da Gülcan’sınız. 

 Antikacı Sahaf’ta bırakılmış anılarla hüzünleniyorsunuz.

Yayla Boztaş’ın bütün öykülerinde, yarattığı karakterlere doğa eşlik ediyor. Ağaçlar, ağaçtaki meyveler, çiçekler, böcekler… Yazarın kalemine dolanan bütün sözcükler, içindeki duyguların dışa vurumu. 

Kitaba da adını veren “Nar Sabrı”nı okurken öykünün kahramanının bahçesindeymiş gibi duyumsuyorsunuz.  Yaşlı kadının nar ağacını ve meyvesini betimleyişi, yazarlığının yanı sıra bir ressam olan Yayla Boztaş’ın kaleminde bir tabloya dönüşüyor.  

“… Çiçekleri dökülünce ardından çıkmaya başlayan, büyüdükçe yeşilden kırmızıya dönen al yanak narlar, başında tacıyla incecik dallardan sarkan meyvelerin kraliçesiydi.”  (s. 71)

“… Tomurcuk, yaprak, çiçek, en sonunda meyve, bu bizim gördüğümüz. Bir de narın içindeki o güzelim taneciklerin birbirine sarılıp kucaklaşırken geçen zamanı düşün. Ben buna nar sabrı diyorum.”  (s. 72)

Kitabın her öyküsü duygu dolu. Doğaya, insana bir güzelleme.    

Yazarın yetiştiği coğrafyaya olan özlemi.

Sevgili Yayla Boztaş’ı kutluyorum.

Nice öykülerinde buluşmak üzere…

.

Yayla Boztaş Trabzon / Maçka doğumlu. Eczacılık eğitimi gördü. Yirmi bir yıl kimya öğretmenliği yaptı. 1997 yılında emekli oldu. Yazdığı öyküler edebiyat dergilerinde yayımlandı. Öykü yarışmalarında aldığı pek çok ödülü olan yazarın;  Çayım Çiçek Kokuyor (2019), Sis Türküleri (2022), Harf Dilsizi Kadınlar (2023) adlı dört yetişkin öykü kitabı;  Barış Çınarı 2020),  Aceleci Badem Ağacı (2022), çocuk kitapları bulunmakta. Bunun yanı sıra pek çok çocuk ve yetişkin derlemesinde öyküleri olan yazar İzmir’de yaşamaktadır.