Yayla Boztaş’tan Nar Sabrı

4 Temmuz 2025
OYA USLU

Bazı yazarlar okurun kalbine dokunup gönlüne girerler.  Orada oluşturdukları sıcacık alanda karşılıklı samimiyetle, kötülüklerin yeryüzünden silinmesi dileğiyle söyleşirler. 

Yayla Boztaş böyle yazarlardan biridir. Öykülerinde onun temiz yüreğini görürsünüz. O, her şeyden bir öykü çıkarabilir. Karakterleri genellikle bir şekilde hayatına değmiş ama onları daha sonra kendi istediği gibi biçimlendirmiş hissi uyandırdı bende.

Nar Sabrı on beş öyküden oluşuyor, yüz yirmi sayfa. Kahramanlar sıradan, çoğunlukla hayatın sillesini yemiş, durumundan memnun olmayan, çözüm ya da kaçış yolları arayan kişiler. Çoğu kadın ve umutlular genellikle. O kadar sahiciler ki okudukça her birini tanımış gibi oluyor insan. 

Örneğin, “Gerçekten Güzel Miyim?” adlı öyküde her sabah denize karşı bankta oturan bir kadın anlatılıyor. Günlük koşuşturmasından, yıllanmış dertlerinden kaçıp kısa süreli denizi seyretmek ve dudağına kıpkırmızı ruj sürmek, onun için hem örtülü bir isyan hem de hayatında ferah nefes olmuş.

“Bu Çocuk Bir Başka”da duygulu, eşcinsel eğilimli bir çocuğun dışlanması anlatılıyor.

“Bayzer Teyze”de Ermeni, yaşlı bir kadınla tanışıyoruz.

“Tulumba Tatlısı” adlı öyküdeki mutlu çocuk, yazarın kendisi olmalı.

“Huzursuz Ruhun”da ise her türlü olumsuzluğu görüp rahatsız olan ancak bu yüzden mutsuz olduğunu bildiği için de hep olumsuza odaklanmak istemeyen, biraz da boş verip ferahlamak isteyen bir kadın. Hani cahillik mutluluktur deriz ya, onun gibi bir şey işte!

“Yaz Dedi Duygu Hanım” adlı öyküde öz babasının abisini evden kovması karşısında üzüntü ve çaresizlikle arkasından bakan kız kardeş, “Sonra büyük bir gürültüyle kapandı kapı. Perdenin arasından gördüğüm, karanlığın içinde gittikçe uzaklaşan gölge… Ağabeyimin öfkeli soluğu, kışın ayazında, bir ateş dumanı gibi karıştı geceye.” diye düşünür bir daha onu görememe korkusuyla. 

“Nar Sabrı”, kitaba adını veren öykü. Eğer Yayla Boztaş’ın başka kitaplarını okumuşsanız doğa betimlemelerinin ne kadar harika olduğunu bilirsiniz. Yeni öykücülükte pek de ayrıntıya yer verilmiyor ama Yayla Boztaş’ın betimlemeleri olmasa, o da olmaz. Yazarın kimlik mührüdür doğa betimlemeleri. Yabani otlara da aynı duyarlılığı gösterir. “Özenmiş, bir parçacık toprak bulup çıkmışlar, koparıp atsam gönülleri kalır” dedirtir öykü kahramanına. Tabii, başka öykülerindeki betimlemelerin altını da sık sık çizerek okudum. Temiz Türkçesini de ebette söylemeliyim. Evet, klasik öykücü denilebilir yazara. Bence bazı öykülerinde fazla şey de anlatmış. Ama o iyicil bakışı yok mu, işte o sizi kalbinizden vuruyor! 


                                                                                                                           

Yayla Boztaş, Nar Sabrı, Öykü, Kekeme Yayınları, 2025 Ankara, 120 sayfa.

.