28 Ocak 2025
Nilgün Sezeralp
BİZİM ÇAĞ SORUYOR:
Yaşadığı kent/kasaba insanın yazarlığını/yaratıcılığını nasıl etkiler?

“Bence yazar ve kent bir bütün. İç içe… Bazen başka bir ülkede, başka bir kentte hiç değişmeyen, sizi şaşırtmayan şeylere rastlarsınız. Nerede olursanız olun gördüğünüz hep aynı ağaç, hep aynı gökyüzüdür. İşte o anlarda yazara geçen duygunun yansımasıdır ortaya çıkanlar.”
Tarihte bilinen ilk adı “Astakos” olan İzmit’te yaşıyorum. M. Ö 286 yılında Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan ve adını imparator Nicomedes’den alan Nicomedia…
Adından da anlaşılacağı üzere kent tarihi bir dokuya sahip.
İzmit, coğrafi konumu gereği doğu-batı yönünde gelişme göstermiş ve zamanla sanayileşmenin etkisiyle adeta İstanbul’la birleşmiş. Bu durumun kente olumlu ve olumsuz etkileri olmuş. İzmit, İstanbul’a yakın olmasa belki de daha iyi olabilirdi diye düşünürüm bazen. Nereden bakarsak bakalım, edebiyatın nabzı İstanbul’da atıyor.
Eskiden edebiyatla ilgilenen kişiler çok fazla değildi. Söyleşilerde, etkinliklerde genelde hep aynı kişiler olurdu. İlk mekânlardan biri olan, Çağdaş Sanatçılar Derneği’nde şiir geceleri düzenlenirdi. Doksanlı yıllarda Sanat Kahvesi vardı. Orada da on beş günde bir ”Demlik” adlı fanzin yayımlanırdı. Ben Sanat Kahvesi’ni, oradaki sıcak ortamı, okuduğumuz şiirleri, söyleşileri özlerim halen.
1996 yılında Ruşen Hakkı başkanlığında kurulan KEP (Kocaeli Edebiyatçılar Platformu) 2001 yılına dek devam etti.
İzmit’te yayımlanan ilk fanzin “Yaprak”tır. 1965-1966 yıllarında “ Sanat Dostları” derneği adına yayımlanan fanzini Ruşen Hakkı, Savaş Poyraz ve Naci Girginsoy hazırlamıştır. Bunu “Ayça” ve “Çok Çiçekli Dal” dergileri takip etmiştir. Daha sonraları: “Fayton”, “Akademi Gökyüzü”, “Üçüncü Öyküler” ve yayın hayatı kısa süren “Yelkovan” sayılabilir.
Aydili Sanat Derneği tarafından ücretsiz olarak okurlara ulaştırılan Türkiye deki tek dergi “Aydili Sanat Dergisi” üç ayda bir okurlarıyla buluşmaya devam etmekte.
Bu kentten çok önemli edebiyatçılar geçti. Naci Girginsoy, Avni Öztüre, Şakir Balkı, Ruşen Hakkı… O dönemde, gelecek zamanlar için İzmit’te bir kıvılcımdı bu isimler.
Şimdilerde yazan-okuyan kişilerde gözle görülür bir artış var. Sahaf olarak hizmet veren Kitap Keyfim’de pek çok yazar için imza günleri düzenleniyor.
Bu arada Kocaeli Yazarlar Birliği “41 Yazar Tek Yürek” adı altında bir etkinlik düzenledi. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük acı nedeniyle ülkemizde bir ilke imza atarak deprem bölgesindeki kardeşlerimiz için kitaplarımızı imzaladık. Elde edilen gelirin tümü deprem bölgesine ulaştırıldı. Toplanan kitapların bir bölümüyle kütüphane kuruldu. Kitaplarımızın arasına mektuplar yazıp koyduk. Çünkü onları en iyi biz anlardık!
Aydili Sanat Derneği’nde her hafta Yaratıcı Yazarlık Atölyeleri devam ediyor.
Yine Aydili Sanat Derneği’nde cumartesi günleri şiir seven herkese açık “Şiir İşliği” çalışmaları yapılmakta. Etkinlik; çalışma şiiri, haftanın şiiri, karma şiir ve kendi şiirimiz olmak üzere beş bölümden oluşuyor.
Aydili Sanat Derneği ve Büyükşehir Belediyesi Genç Kalemler Şiir Atölyesi adıyla bir proje gerçekleştirdi. Lise öğrencilerinin yazdıkları şiirlerden oluşan bir kitap hazırlandı. Basılan bin adet kitap, okullarında yazarları ile buluştu.
Ay Dili Sanat Yayınları da (Artı Fikirler Sanat Topluluğu) her hafta cumartesi günleri şiir estetiği, roman estetiği, makale estetiği, felsefe estetiği, tarih felsefesi ve senaryo yazımı üzerine önemli çalışmalara imza atıyor.
On dört yıldır düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı’nda kent yazarları söyleşi ve imza etkinlikleriyle okurlarıyla bir araya geliyorlar.
Her yıl olmasa bile İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda Aydili Sanat Derneği kendi standını açıyor. Üyeler kendi kitaplarını imzalıyor.
Aydili Sanat Derneği organizasyonuyla toplu olarak fuara katılım sağlanıyor. İzmit’ten giden yazarlar, kitapseverler TÜYAP ta pek çok yazarla bir arada oluyor, söyleşilere katılıyor.



Birçok kent, orada yaşayan edebiyatçıların, sanatçıların isimleri ile anılır. Bazı yazarlar-sanatçılar kentle özdeşleşir. İzmit dendiğinde de; edebiyatta Ruşen Hakkı, fotoğrafta Cemal Turgay ve Cem Turgay, karikatürde Muhammet Şengöz’ü söyleyebilirim.
Türkiye’de edebiyatın kıyısında ya da içinde olan hemen herkes, “İzmit demek bizim için Ruşen Hakkı demektir,” der. Başka başka illerden İzmit’e gelen pek çok edebiyatçı, önce gazeteye Ruşen Hakkı’ya uğrardı. Çocukluğum ve gençlik yıllarımın en özel anıları arasında evimize konuk olan şair ve yazarlar yer alır.
İzmit Belediyesi’nin kültürel anlamda kente olan katkıları yadsınamaz. İzmit’in tarihi yerlerinden Kapanca Sokak’ta “Tarih Koridoru” oluşturdu. İzmit Belediyesi ve Aydili Sanat Derneği işbirliğiyle Ruşen Hakkı anısına “Şiir ve Edebiyat Evi “açıldı.
Kentsel dönüşümler yalnızca binalardan ibaret olmamalı. Edebiyatçısına, sanatçısına değer veren kentler; caddelere, meydanlara, mekânlara, parklara, kamusal alanlara bu kişilerin isimlerini vererek sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlayabilir. Böylelikle belki kentin tarihi kimliği de oluşur.
Yaşadığı kentin insanın yazarlığını-yaratıcılığını etkilemesinin kent ve sanatçının duyarlılığıyla iç içe bir bütün olarak bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Kentler, mahalleler, sokaklar, tramvaylar, vapurlar, hepsi ve daha fazlası yazar için malzemedir. Önemli olan bu mekânlardan yazara geçen duygunun okuyucuya da yansımasıdır.
Yaşar Kemal, Çukurova’yı anlatırken gözümüzde canlanan köylerden, ovalardan İnce Memed’in ruh hali geçer okuyucuya.
Yaşadığı kentle-yerle özdeşleşen yazarlara baktığımızda örneğin Sait Faik, öykülerinde adanın görsel güzelliğini anlatmaktan çok oradan yansıyan duyguyu, sıkışmışlığı, özgürlüğü anlatır.
Özellikle romanlarda- daha geniş bir anlatım olduğu- için kentler daha önemli olabilir diye düşünüyorum. Yaşanılan kentin sosyal, kültürel, ekonomik gerçekliği ve yapıları esere yansır.
Benim yaşadığım kentin en önemli özelliklerinden birisi içinden tren geçmesiydi. Eskiden demir yolu diye bilinen tren yolu şimdilerde yürüyüş yolu oldu.
Babam İzmit’e yerleşmeden önce kendisini etkileyen iki şeyden bahsederdi hep. Tayini İzmit’e çıktığında, tren İzmit’e girer girmez nasıl oluyor da bir kentin içinden tren geçiyor diye heyecanla ayağa kalkmış hemen. Bir de trenle İzmit’ten ilk kez geçerken ışıl ışıl tepelerini çok sevmiş bu kentin.

Cemal Turgay’ın çektiği, siyah-beyaz çok güzel bir tren yolu fotoğrafı vardır. Ruşen Hakkı’nın dizeleriyle bütünleşen.
İzmit
Yanıtı yok biliyorum
ama gene de sormalıyım
dünyada kaç kent vardır
içinden tren geçen
çığlıklarını küpeler gibi takan
dallarına ulu çınarların
Kentin içinden geçen tren beni de etkilemiştir. “Kentin içinden trenler geçerdi. Onun içinden şiirler. Her vagon bir dizeyle yüklenip giderdi uzaklara. Ondandır belki de başka kentlerde de ses bulması. Ondandır belki de bir kentin onun adıyla anılması, bu kente kattığı ruhunu başka kentlere taşıması.” (Babalar da Birer Kuştur, s. 82)
Hızla geçip giden trenler kim bilir kimleri de alıp götürdü beraberinde. Ne hüzünler, ne sevinçler saklıydı o vagonlarda. Kim bilebilir?
Sırlarıyla birlikte yok oldu trenimiz.
İstasyonlar! Nasıl severim İstasyonları… Tren bekleyen, inen-binen hiç tanımadığım insanlar… Kimsesiz istasyonlar… Orada yaşanan duygular, gelir bulur beni garip bir şekilde. Her istasyonu kendi kentine benzetirim.
Bir de İzmit’ in tarihi çınarları vardır. Ben bazen konuştururum iki çınarı. Bir de epey önce başlayıp tamamlanmayan, belki de öyküye dönüşecek olan bir yazım var.
Böyle bakınca elbette yaşadığımız kentin kalemlerimize etkisi var. Bence yazar ve kent bir bütün. İç içe… Bazen başka bir ülkede, başka bir kentte hiç değişmeyen, sizi şaşırtmayan şeylere rastlarsınız. Nerede olursanız olun gördüğünüz hep aynı ağaç, hep aynı gökyüzüdür. İşte o anlarda yazara geçen duygunun yansımasıdır ortaya çıkanlar.
Bakmak-Görmek-Duyumsamak-Yazmak…
Bir anlamda da yaşadığı kentin belleğidir yazarlar.
Kentler- kalemler, gündeme gelince
“Ruşen Bey, İzmit size çok şey borçlu” dendiğinde, “Hayır. Ben hep İzmit’e bir borçluyum,” derdi Ruşen Hakkı.
Yunus Nadi Ödül Töreni’nde şiir ödülünü alırken “Ben bu ödülü kendi adıma değil, kentim adıma alıyorum,” demişti.
Ben, yazmaya çalışan birisi olarak kentin belleğine kazınmış bu cümleyle bitirmek istiyorum yazımı: “Ben bu ödülü kendi adıma değil, kentim adıma alıyorum.”
.