5 Ağustos 2025
SEVİN SEZGİN
Kitabı elime aldığımda, su üzerine bilgece söylenmiş ne çok atasözü var diye düşündüm.
Derin su yavaş akar.
Su akar yolunu bulur.
Akan su yosun tutmaz ve daha onlarcası. Ancak içlerinde bir söz var ki…
“Su gibi aziz ol! Yani kutsal… Yanı maddi yaşamımızın diriliği, yaşam nedenimiz…

Bu kitabı, su avuçlarından, bedenlerinden kayarken toprağın derinindeki sabırlı bekleyişi, bilge sessizliği, eşsiz zenginliği, düşünen, düşünüp de bir damlaya bin anlam yükleyen Hüma analara adıyorum.
Onlar ki düşlerini yalnızca suya anlatanlardır.
Değerli kalem Gönül Çatalcalı’nın son romanı “Su Fırtınası,” kitabın ilk sayfasından alıntıladığım bir adanmışlıkla başlıyor. Yazdığı her romanında çevremizde yaşanan sorunlara dikkat çekerek farkındalık yaratan Gönül Çatalcalı, son romanında da su sorununu irdeliyor. Roman, sularını yitiren köylülerin suya yolculukları lirik bir dille anlatılırken gelecekte ülkemizin ve dünyanın en büyük sorunu olacak susuzluğa dikkat çekiyor.
“Gün doğuyor, renkten renge geçiş yaparak batıyor. Gün batıyor, karanlık çöküyor, tan kızıllığında yeniden sürgün veriyor hayat. Dünyanın doğal kaynaklarını kurutan İnsanlığın başka bir gezegene çıktığı yolculukta, bir bilim kurgu filminin içindeymiş gibi… Ayarı kaçmış, ters yüz edilmiş zamanda ilerliyor köylüler.“
Güneydoğu’da, yaşamları boyunca musluklarından akan su görmemiş köylülerin, var olan dereciklerini de yitirip, kadim topraklarını bırakarak suyun peşinde yaşadıkları göç, büyük bir aşk öyküsü ve Ege’de kesişen hayatlar. Göçe önderlik eden bir bilge kadın Hüma Ana, Anadolu Tanrıçası Kibele gibi… Koruyucu ve yönlendirici. Romanın masal kahramanları Aşikâr ve Gökçe. İki sevimli kumru; sadakat, vefa ve aşk olarak eşlik ediyorlar bu zorunlu göçe.
“Karanlıkta su sesi doluyordu kulaklarına, kırış kırış olmuş derisinin altında, damarlarında geziniyordu sanki derenin kolları. Çilelerle dolu göç yolunun bir bağışıydı bu ses…”
Sizi de bu göçün içine katıp peşi sıra sürükleyen roman, sadece bir göç hikâyesi değil; aynı zamanda sevgi, nefret, iyilik, kötülük, ırkçılık ve toplumsal dayanışma gibi kavramları da ele alıyor. Çatalcalı’nın lirik anlatımı, romanda okuyucuyu düşündüren derinlikli bir atmosfer ve duygu yoğunluğu yaratıyor. Su Fırtınası, psikolojik derinliği yüksek karakterlerin iç hesaplaşması aynı zamanda. Hüma, Gevher, Ferman, Süsen. Hüseyin. Sinan, Yusuf, Akasya, Ayten… Her biri kendi yalnızlıkları ve umarsızlıklarıyla yüzleşirken, derinliklerinde yaşadıkları gizler de romanın ilerleyen sayfalarında karşımıza çıkıyor. Yazar adalet, gelenekler, töreler üzerinden büyütecini topluma tutarak toplumsal gerçekçilik vurgusunu da pekiştiriyor.
Sevgili Gönül Çatalcalı güzel Türkçemizi en iyi kullanan yazarlarımızdan, usta bir dil işçisi. Tertemiz bir Türkçe, coşkulu, duygulu, destansı bir anlatım. Tüm romanlarındaki gibi…“Hüma, yukarıya doğru akan bir nehirmiş.” dediğinde, bir çağ yangınının, bir çağ masalının tadı kalıyor usumuzda.
Herkesin büyük bir keyifle okuyacağı bir roman Su Fırtınası. Aynı zamanda dünyanın geleceği açısından da düşündürücü. Bundan önce yayımlanmış olan beş romanını da büyük bir keyifle okuduğum Sevgili Gönül Çatalçalı’yı yürekten kutluyorum. Nicelerine…
Gönül Çatalcalı, Su Fırtınası, Tekin Yayınevi, İstanbul, 2025, 326 s.
