Hasan İzzettin Dinamo’dan Sürgün Şiirleri

20 Haziran 2024
SAHAFLARDA KALANLAR
Bizim Çağ Edebiyat

Hasan İzzettin Dinamo

Hasan İzzettin Dinamo’nun ilk şiiri 1925’te Giresun’da çıkan “İzler” dergisinde yayımlanır. Dinamo, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Faruk Nafız Çamlıbel’den, Orhan Seyfi Orhon’dan, Yusuf Ziya Ortaç’tan etkilenerek şiir dünyasına hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerle adım atar. 

Sivas İlköğretmen Okulu yıllarında Nazım Hikmet’le tanışır, şiir ve sanat üzerine mektuplaşırlar. “Adım” dergisinin şiir sayfalarında, toplumsal konulara değinen ilk şiirleri yayımlanmaya başlar. Sonrasında ölene dek toplumcu ve gerçekçi çizgisinden ödün vermeden şiir yazmayı sürdürür.

Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü son sınıf öğrencisiyken (1935) “Ey Türk İşçisi ve Köylüsü Teşkilatlan” bildirisini hazırlayanlar arasında adı geçtiği için tutuklanır, dolabı aranır, yazılarına ve şiirlerine el konulur. Bunların arasında 1930’da yazdığı “yayımlanmamış” “Tren” adlı şiiri de vardır. 

Dinamo, temmuz sıcağının bozkırı yakıp kavurduğu bir öğle vakti Sivas – Erzurum demiryolunun yapılışında çalışan askerlerin kızıl demire dönmüş çıplak omuzlarında çelik rayları taşıdıklarına tanık olur. Gördüklerinin etkisiyle “Tren” şiirini kaleme alır.  

Bildiride adı geçen arkadaşları altı aylık cezayla kurtulurken Dinamo, “Tren” şiiriyle dönemin tren siyasetine muhalefet ettiği gerekçesiyle dört yıla hüküm giyer. 

“Tren” şiiri ile başlayan hapis ve sürgünler bütün yaşamını etkiler ve ömrünün sonuna kadar düzen için sakıncalı bir yazar olur. Pek çok şiiri ve kimi romanları gerek polis baskınlarında gerekse sürgün yıllarında kaybolup gider.

Dinamo, 1937’de yayımlanan ilk şiir kitabı Deniz Feneri ile 1990 yılında yayımlanan son şiir kitabı Tuyuğlar arasına yedi şiir kitabı sığdırır.

Hasan İzzettin Dinamo
Sürgün Şiirleri

May Yayınları, İstanbul
Mart 1975
175 sayfa

Sürgün Şiirler’de yer alan 110 şiirde ana izlek “yalnızlık”tır. 

“Öyle güzel ki bu yerler” (s.23) ya da “Ne sert tonlarla çalışmış ressamın fırçası/Yine de/ Pülümür, ne güzel bir yurt parçası” (s.41) diyerek güzelliğini aslında kabul ettiği Pülümür, Dinamo’nun gözüne çoğu zaman bir kuyu gibi görünür, sormadan edemez: “Nasıl geçer ah/nasıl geçer/bu kuyuda ömür?” (s. 18) Nereye baksa dağdır, taştır. “Eşi-dostu, içine birkaç yudum umut suyu koyacak kırık bir testisi bile olmayan; gazetenin, kitabın geçmediği bu yerde” garip kalmıştır. Sıladan haber gelmez. Mektup almaz. Sinemalar, tiyatrolar artık erişilmezdir. “Ayaklarında içindeki isteklerin zincirleri şangırdar.” Üstüne bir de “para” sıkıntısı eklenir. Sürgün onu “sularla, yalnızlıkla, söğütle, çobanla” dost etmiştir.

Sözü şaire bırakıyoruz.

Devlerle Güreş

İnanın
Hiçbir tatlı yanı yok sürgünlüğün
Bir kez sürülmüşsün sevdiğin dünyadan
Sazdan, sözden, kitaptan, şiirden
Eşten, dosttan, en yakın akrabadan

Sürülmüşsün binlerce kilometre uzağa
Her saat ayağın değer bir tuzağa
Kimsecikle bir çift söz edemezsin
Bir garip kuş gibi seyreder seni herkes
Fısıltı olur yanı başında en yavuz ses

İhanet kesilmiştir sanki dağ taş
Her ağaç, her taş kocaman bir kulak
Her şey seni dinler, seni gözetler
Sayar adımlarını felek denen alçak
Güzelim yemyeşil doğa cehennem kesilir
Yüreğini ısıtan eski altın ateş 
Yol bulamaz da şiir olmak üzere
                     Kirpiklerinde nem kesilir

Yok sürgünlüğün en küçük  iyi yanı
İstediğince Teokritos’la Vergillus’a seslen
yardıma çağır Pan’ı
Sırtındaki şu külüstür giyneklerle
Alnındaki şu ateş damlası boncuk boncuk terle
Seni ne dost tanır artık ne dokuz kız kardeş
Kimse bilmez edip durduğunu devlerle güreş!

(Hasan İzzettin Dinamo, Sürgün Şiirleri, s. 104)

.

Yararlanılan Kaynaklar:

Ömer Asan, Hasan İzzettin Dinamo, Belge Yayınları, Ağustos 2000, İstanbul.

Ömer Turan, Hayatı Çalınmış Bir Yazar: Hasan İzzettin Dinamo, Yayımlanma Tarihi: 04.05.2013, Erişim Tarihi: 18 Haziran 2024.
https://habersol.org.tr

Buse İlkin Yerli, Dinamosuz Otuz Yıl, Yayımlanma Tarihi: 21. 06. 2019, Erişim Tarihi: 18 Haziran 2024.
https://www.birgun.net

.