Duygu Terim’in Önerdiği Beş Kitap

5 Temmuz 2024

Duygu Terim

Deniz kenarında şezlonga uzanmış, mümkünse yaşlı bir ağacın güven veren kolları arasında, yanımızda serinletici bir içecek varken kitap okuma şansına sahip olduğumuzu hayal ediyorum. 

Şampiyonların Kahvaltısı
Kurt Vonnegut

Can Yayınları

Bu görsele uygun düşeceğini hayal ettiğim ilk kitap Kurt Vonnegut’un Şampiyonların Kahvaltısı (Can Yayınları) kitabı. Vonnegut, absürt kahramanı Kilgore Trout üzerinden Amerikan rüyasını, kendisine mesele ettiği tüketim toplumunun açmazlarını, toplumsal ikiyüzlülüğü, adeta eleştirilerini yönelttiği Amerikan toplumunun anlayacağı kadar basit cümleler kullanarak anlatıyor ve okura eğlenceli bir okuma deneyimi sunuyor. Tatile çıktığınızı, modern toplumun yapay dayatması olan pazartesi sendromunu kısa bir süreliğine de olsa atlattığınızı varsayarak kitapta sıkça geçen, kısır döngüyü ve umutsuzluğu anlatan şu ifadeyi gülümseyerek okuyacağınızı düşünüyorum: “Goodbye Blue Monday!” (Elveda Dertli Pazartesi!) 

7
Cem Akaş
Can Yayınları

Şampiyonların Kahvaltısı’nın benim okuduğum çevirisi Cem Akaş’a ait olunca ikinci kitap tavsiyesinin ondan gelmesinin uygun olacağını düşündüm. Cem Akaş’ın edebi zekâsını, zihin açan kurmaca dünyasını tanımak için 7 (Can Yayınları) adlı kitabını gözüme kestirdim. Akaş’ın kullandığı deneysel anlatım tarzına yabancı olsanız bile romanın hızlı temposu sayesinde okuma süreciniz uzun sürmeyecektir. Roman, Kronk dininin ikinci peygamberi olduğuna inandırılan Hakan ve sevgilisi Yağmur’un yatak odalarına da giren ilişkileri üzerinden kurgulanmış. Yalnızca dini değil, modern toplumu da postmodern aygıtlar kullanarak kusursuz bir matematiksel ritimle eleştirdiğini belirtmek isterim.

Küçük Şeylerin Felsefesi
Francesca Figotti

Notos Kitap

Kurgu dışı bir kitap, tembellik yapmak isteyen zihinlerimize serinletici etki yaratacaktır. Francesca Rigotti’nin Küçük Şeylerin Felsefesi (Notos Kitap) kitabını anlatmak için vurucu arka kapak yazısına bakıyorum: “Büyük şeylerin ve yüce ideallerin yol gösterici olmaktan çıktığı zamanımızda küçük ve sıradan şeyler bize ne öğretebilir?” Rigotti nesnelerin metaforik çağrışımları hakkında bizi düşündürürken felsefenin kaygan zemininden, şiirin hacimsel çağrışımlarından hatta etimolojinin tarihsel birikiminden de yararlanıyor ve bizi küçük şeylerin ilham denen büyüsüyle kuşatıyor. Şey, yalnızca sınıflandıramadığımız nesneler için kullandığımız bir koyak mıdır, yoksa “Önce şeyler vardı, sonra adlar geldi” diyen Galilei haklı mıdır? Sonuçta mevsimlerden yaz da olsa biraz felsefe yeterince iyi bir şeydir.

Evler, Cinler, Perdeler
Lyudmila Petruşevskaya

Jaguar Kitap

Yaz öykü okumadan geçmez. Lyudmila Petruşevskaya’nın dünyasıyla henüz tanışmamış olanlar için o yaz bu yaz olsun. Evler, Cinler, Perdeler (Çev: Ayşe Hacıhasanoğlu, Jaguar Kitap) kitabın önsözünde bahsedildiği gibi bir ayakta kalma öyküsü anlatıyor. Hazmedilmesi ve elbette yazması zor gerçekleri muğlak bir dünyada yoğuruyor Petruyevşkaya. Topu göğsünde yumuşatıyor ve doksana nişan almayı başarıyor.  Yoksullukla mücadele eden, terk edilen, çocuklarıyla beraber hayatta kalmak zorunda olan kadınların dünyasını pembe gözlüklerinizin ardından distopik olarak nitelemeyi tercih edebilirsiniz ya da acımasız bir zamanda yaşadığımızı kabul edip fantastik gerçekçilik türüne uygun düştüğüne kani olabilirsiniz. 

Dil Mağarası
Asuman Susam

Everest Yayınları

Şiir mevsim dinlemez. Kapanışı ürünlerini yalnızca şiir alanında sunmayan, şiire ve edebiyata vefa duyduğunu zannettiğim bir şairle yapmak istedim. Asuman Susam‘ın Dil Mağarası isimli kitabı (Everest Yayınları), dilin kurduğu iktidar alanından çıkmaya, dilin dışında düşünebilme ihtimalimize açılan bir kapı bana göre. Aylak yaz elbette bitecek, serinliğinden şad olduğumuz sonbahar yerini hızla kışa bırakacak. 

Şiiri şairinin dilinden duyalım. Kitaptaki “Hiç” isimli şiirden:

Dalgın deniz hülyaya dalmış
bütün azaları hayrette
yolculuk sonu eve varış

.