9 Mart 2024
ZARİFE AÇIKEL
Dilge Güney’in kaleme aldığı 1 GB Adalet romanı, hikâye, kahramanları aracılığıyla genç okura sınıfsal farklılıklar ve yapay zekâ teknolojileri alanlarında sorgulama kapıları açıyor. Bilim kurgunun çevresinde dolaşıyor, adalet sisteminden, çocuk haklarından söz ediyor.
Adalet ve çocuk hakları üzerine yazacağı bir serinin ilk kitabının 1 GB Adalet olduğunu dile getiren Güney, turuncu-yeşil bölgede yaşayan ötekileştirilmiş başka çocukların da hikayelerini anlatacağını, serinin İspiyoncu adını verdiği ikinci kitabının çalışmalarının sürdüğünü ifade ediyor.
1 GB Adalet’in hikayesi, polis ekranında sokakların yeşil (güvenli bölge) ve turuncu (kaderine terk edilen bölge) renklere boyanarak ayrıldığı, devletin suskunluğuyla turuncu bölgede kanunsuzluğu kanunlaştırdığı bir şehirde geçiyor.
Kentte robopolislerin giremediği, kameraların görüntü kaydedemediği turuncu sokaklardan birinde bisiklet hırsızlığı gerçekleşir. Polisin elinde iki sanık vardır. Biri turuncu çizgilerin sınırında yaşam mücadelesi veren bisiklet hırsızlığından sabıkalı Ethem’dir. Ethem’in babası ortadan kaybolunca annesi sokakta kalmamak için yeniden evlenmiştir. Ancak Ethem, eve para getirmediği gerekçesiyle üvey babası tarafından evden atılmış; o da apartman boşluğunda yaşamaya başlamıştır. Diğer sanık ise öteki uçta reklam faaliyetleri için üretilmiş, DeepLoop adlı sosyal medyada fenomen robot Meto”dur. Her iki sanık da yöneltilen suçu kabul etmez. Ancak Meto’nun anı arşivi arızalı olduğu için hırsızlığın gerçekleştiği zaman dilimindeki kayıtları deşifre edilemez. Çalıntı bisiklet Meto’nun bulunduğu şirketten çıkar. Üstelik onun bisikleti alıp götürdüğünü söyleyen bir görgü tanığı da vardır. Meto’nun sabahın o saatinde turuncu bölge gibi güvensiz bir bölgede ne aradığı, uçan bisiklete bile binmiş bir robotken neden sıradan bir bisikleti çalmaya çalıştığı yanıt bekleyen sorular da olsa Meto suçlu görülerek çocuk cezaevine gönderilir. Meto’nun milyonlarca hayranı vardır ve onun hırsızlık yapmayacağına inanırlar. Metazor adı verilen taraftarları, onun ait olduğu şirketin kapısına yüzlerce bisiklet bırakarak fotoğraflarını #benimbisikletimmetonunbisikleti etiketiyle Deeploop’ta paylaşırlar. Ancak Meto’nun hapse girmesine engel olamazlar.
Meto hapse girerken Ethem’in hayatında neler değiştiğini isterim ki sizler okuyun, ben anlatmayayım ve her birimizin bir çocuğun iyi yönde değişimine bir noktadan katkımız olabileceğini hissedin. Belki de kimimiz güvenilecek bir amcayız, kimimiz güvercin elleri olan bir teyze.
Yazar Dilge Güney anlatması çok zor bir konuyu kurmacada Meto’yu cezaevine göndererek onun kayıtları üzerinden yansıtarak işliyor. Çocukların mülk edinme, oy kullanma gibi hakları olmasa da cezai ehliyet üzerinden özgürlüklerinin kısıtlanmasını ve tutuldukları ortamı mercek altına alıyor.
Meto, iyi ile kötünün bir arada olduğu yeni mekânında ki orası DeepLoop’a hiç benzemez, çocuklarla iletişim kurmaya çalışır. “Meto türlü gençlik sorunlarına aşinaydı metazorlarından. Belli kategoriler altında, hangi sorunlara ne tür cevaplar vereceği de tanımlanmıştı. Herkesin sıkıntısı neyse dinler, onlara hak verir; sosyal medya hesabından analiz çıkarıp onları reklam aldığı ürünleri tüketmeye, hizmetlerden yararlamaya yönlendirirdi. Parası olana alışveriş yaptırır, olmayana aplikasyonlar yükletir, oyunlar oynatır, üyelik kazandırır yani onları ürünün kendisi haline getirirdi. Oyunlar, siteler, videolar, diziler, dedikodular… bin bir türlü aracı vardı. Dertli gençleri uyuşturup kendine bağlamayı iyi bilirdi.” (s. 62)
Meto, cezaevinde gözlem ve çabalarının sonucunda şöyle bir tespite ulaşır. “Bu çocuklar kurtarıcı beklemiyordu. Burada ümide, hayale, beklentiye, iyi olan hiçbir şeye yer yoktu. Herkes çok korkuyordu. Korkutan dahil.” (s. 64)
Yazar, hikâyede didaktik olmadan yeşil bölgede yaşayan Meto hayranı bir ergen üzerinden gençlerin tüketim çılgınlığına vurgu yaparken aslında çocukların sevgi, onay ihtiyaçlarının doğru yoldan giderilmemesinin sonucunu da sergiliyor.
Kitaptaki sevdiğim cümlelerden bir tanesi robotlardan üstün olan yanımızı dile getiriyor: “Duygularımız bizim zayıflığımız değildir. Bazen gücümüzü duygularımızdan alırız.” (s. 77) Bu durumun gelecekte değişip değişmeyeceğini henüz bilmiyoruz.
Yazar, “hak, hukuk, düzen”in unutulmasından yana değildir: “Etobur çiçekler gibi açar gecenin kalbinde. Işığı, sözleri, kuşları ve çocukları yutuverir. Bakmayın şairin, “Bu karanlık böyle iyi, afferin Tanrı’ya,” dediğine. Karanlık oldu mu düşer maskeler; unutulur, hak, hukuk, düzen.” (s. 108)
Aç kalan insanlar üzerine düşünmek okura kalır: “…Bazı alanlarda teknoloji öyle ilerledi ki toplum ayak uyduramadı. Teknoloji üretenler daha da zenginleşirken halk giderek fakirleşti. İnsanlar aç kaldı. Aç kalan insan ne yapar? Her şeyi…” (s. 58)
Çocukların gökyüzünün dilini bilmesini ister miyiz? “Yalnızca suça sürüklenen çocuklar bilir gökyüzünün dilini.” (s. 109)
Günlük yaşamda boşluğun ardına saklanan gerçekler edebiyatın büyülü gücüyle anlaşılıp farkındalık oluşturabiliyor. Bu nedenle çocuklarımızın 1 GB Adalet gibi kitaplar okudukları günler diliyorum.
.
Dilge Güney, Mavi Yıldız isimli ilk gençlik romanı, 2018 yılı Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı Ödülü’nü aldı. 2020’de, Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Açıköğretim Önlisans Programını tamamladı. 2021’de Düdüklü Tencere Orkestrası adlı dosyasıyla Muzaffer İzgü Çocuk Romanı Ödülü’nü kazandı. Çocuk ve ilk gençlik edebiyatının yanı sıra çocuk haklarına, bilimkurguya, dünya mitolojilerine, farklı kültürlere ve deneysel edebiyata ilgi duyuyor.
Dilge Güney, 1 GB Adalet, Tudem Yayınları, Editör Ümit Mutlu, Kapak Resmi Mavisu Demirağ, 1. Basım Eylül 2022, 144 Sayfa, Roman, Yaş 11+
.
.