Yabancılar ve Ötekiler

22 Nisan 2024

Yabancılar ve Ötekiler
Demet Eker

Öykü
Epona Yayınları
Ocak 2024
104 sayfa

Yabancılar ve Ötekiler, Demet Eker’in  Epona Yayınlarından Ocak 2024’te çıkan ikinci öykü kitabı. On üç öyküden oluşan kitabın arka kapak yazısında şu açıklama yer alıyor:

Kırkyama kitabıyla okuruyla tanışan Demet Eker, yeni öykü kitabı Yabancılar ve Ötekiler’le tekrar Epona’da. Seçtiği kelimelerle anlatımın gücünü ortaya çıkaran hikâyelerinde hayal gören kadınlar, ebeveyn figürleri, dinî motiflerle bezemiş anlattıklarını.  Sorgulamalar sayıklamalar ve hatırlamalarla karakterlerinin yerine belirleyen Eker, yine etkili. ‘Kadın’ın toplum içerisinde kimliğini de soruşturuyor. Fantastik ögeler arasında yaşamla, yaşamın gerçeği içerisinde yokuş aşağı bırakılmış hayallerle okuru karşı karşıya bırakan Yabancılar ve Ötekiler çok sesli, çok renkli bir dünya.”

Anlatımda görselliği, fotoğrafik ögeleri iyi yakalayan yazarın renkli sahneler oluşturduğunu söylemek olası. “Aldığım ele, döktüğüm dile, Toprak’a, Su’ya ve anneme” ithafı ile açılan kitapta P. T. Barva imzasıyla “Ardıç tütsüsü/Yakıp sustu kırk gece/küller küllere” dizeleri de yer alıyor.

Kitabın ilk öyküsü “Nefes Nefese” ürkütücü bir atmosfer anlatımıyla başlıyor. Kar, ayaz, tipi, karanlık, hayvan çığlıkları ve böyle bir havada bir yerlere ulaşmak isteyen üç kişi. Zamanın yaşlanması, dünyanın ölümlü olması, iyiyle kötünün birbirine karışması gibi söylemler okurun merakını kamçılıyor. Susulanlar, yolunda gitmeyenler, gizler, gizlerin çözülmeye çalışılması ve “Doğruyu eğriden, iyiyi kötüden ayırın, doğaya dönün, dinlemeyi öğrenin,” diyen Zembiye’nin sesi okuru kitaba bağlıyor. 

Öykülerle ilerleyen okur neler ve kimlerle karşılaşıyor? 

Beklenmedik olayların yarattığı huzursuzluk, kaygı, gaipten duyulan sesler, sesin kaynağını öğrenmek için tutulan nöbetler, batıl inançlara tutunanlar,  geceleri balkonlara atılan yumurtalar, kapı önlerine bırakılan köpek pislikleri, kapılara konan çarpı işaretleri… Doğacak çocuk için doktorun erkek bebek müjdesinin yanlış çıkmasının yarattığı hayal kırıklığı, kabusa dönen rüyalar, rüya ile gerçeğin birbirine karışması,  halüsinasyonlar; aile içinde eşitlik arayan ama bunu bulamayan kadınlar, doluya koyup aldıramayan boşa koyup dolduramayan ama sonra kendince bir karar verip isteğine ulaşmak için mücadele edenler, “Arabayla yapılacak 50” adında bir liste yapanlar, çocukları üniversiteye gidince yaşadığı yalnızlığı kulağından tutup çöplerin yanına yerleştiren, yaralarını sevmemek için kendine söz veren, iç sesini duyan olmadığı için şükreden, yoluna baş koyduğunu gerçekleştiren kadınlar… “Başta ağrı, dişte sancı, deride kabartı, yüzde sarartı, karında şişme, elde siğil” için her derde deva lavanta yağı üretenler; kokular, hatıralar, çocuklar, torunlar, küskün geçen yıllar, kimselere söylenemeyen haller, hatıralarda kalan görüntüler… Kuşlar, böcekler, ağaçlar, otlar; yıllardır boş olan bir evin penceresinin bir sabah aralandığını görenlerin ürettiği rivayetler, hikayelere ihtiyaç duyan ve onlardan medet umanların erik ağacına bağladıkları renkli bezler, çocukluğa ait pembe yalanları anımsamanın neden olduğu olumsuz durumlar… Aklından geçenleri susanlar;  gözleri, çirkinin düşmanlığını kazanacak kadar ışıldayanlar, sürüklenen, sürüklendikçe karanlığa hapsolanlar, sessizlikten kalbi kulaklarında gümbürdeyenler… Kitapların dünyasında kaybolanlar, bu çocuğa kitap almayalım, sürekli hayal kuruyor, sonra kendisi de inanıyor diye hayıflananlar; masalların dünyasında pullanıp balık olanlar, solungaçları çıkan, çıktıkça pulları dökülenler… Aynadaki kendisi ile bakışanlar, sesinin çalındığını düşünenler, kafasını meşgul eden anılardan kurtulmak isteyenler,  deniz kızlarının acılarını susarak yaşadığını düşünüp onlara özenenler, kendisini yeryüzüne sürülmüşlerin sonuncusu olarak görenler, acılarını yazarak sağaltmaya çalışanlar… Beş kuşak demirci atalarının son halkası olan ve bulunduğu yeri, kendine biçilen kaderi bırakıp gitmenin bilmem kaçıncı çağrısını alan ama kapının önüne kök salmış ağaç gibi  bir türlü gidemeyen, kendinden öncekiler gibi, günü gelince, devreden mesleğin nişanesi olan teşbihi çırağın eline bırakanlar…

.