Venüslü Kadınların Serüvenleri

10 Ekim 2023
DERYA SİNAN


Venüs’te yaşayan insanları bir arada tutan simgesel bir anıt vardır. Bu anıtı yorumlayan erkekler, erkek egemen bir toplum oluşturmuştur. Bu toplumda kadının yeri ve değeri yoktur.

Sevgi Soysal’ın Venüslü Kadınlar dizisi, kadın kuşağı için hazırlanmış, Venüs’e gönderme yaparak Türkiye’de kadınların sorunlarını ele alan bir radyo dizisidir.

Venüslü Kadınlar’ın ilk bölümünü, Sevgi Soysal’ın kendisi okur ancak hızlı okuduğu için okuyuşunu beğenmez. Sonraki bölümlerin okunması için liseden arkadaşı TRT’nin gözde spikeri Jülide Gülizar’dan yardım ister. O da bu isteği kabul eder. Soysal, oyunun bölümlerini yazar;  Gülizar okur. 

Oyunun Türkiye’de oynandığına dair bir belge yoktur. Eser, Almanya’da (Münih’te) sahneye konur. 

Venüslü Kadınlar’da olay örgüsünden çok durumlara ve bu durumlar karşısında ortaya çıkan çatışmalara yer verilir. Anlatıma simgesel öğeler egemendir. Olaylar, bilinmeyen bir zamanda Venüs’te geçer. Venüs’te yaşayan bu insanları bir arada tutan simgesel bir anıt vardır. Bu anıtı yorumlayan erkekler, erkek egemen bir toplum oluşturmuştur. Bu toplumda kadının yeri ve değeri yoktur. Kadınların çoğu erkek egemenliğine karşı durmayı düşünseler de yüzyılların verdiği alışkanlıklar nedeniyle değişime hazır değildirler. Kadınların arasından çıkan Bilge Kadın, onlar için bir savaş başlatır. Başlangıçta bu savaşta Bilge Kadın’ın yanında yer alan kadınlar, haklarını savunmak için savaşmaları gerektiğini anlayınca erkeklere boyun eğmeyi yeğlerler. Uzun süre erkeklere bağımlı yaşadıkları için onlar olmadan kendilerini güvende hissetmeleri mümkün olmayacaktır. 

Yaşama Yön Veren Kutsal Anıt
Piyes, kutsal bir günde Venüslülerin toplanmasıyla başlar. Erkekler kutsal anıtın çevresinde güreşirken kadınlar örgü örmektedir. Yaşlı Bilge, üç yüz yıl önce dünya tutulduğunda Venüs’ün nüfusunun on bin olduğunu söyleyince erkekler, Venüs’ün şimdiki nüfusunu öğrenmek ister. Kadın Bilge, dünya tutulduğundan beri Venüs’te sayım yapılmadığına dikkat çeker. Bunun üzerine Yaşlı Bilge yeniden nüfus sayımı yapılacağını söyler, sayıma başlar ancak kadınları saymaz. Kadınların sayılmama gerekçesi kutsal anıtta şöyle dile getirilir: “Çünkü kadınlar kutsal dağın kutsal taşını kutsal bayramlarda taşımamışlardı. Çünkü ne Marsla ne de Satürnle yüzyıllar boyu süren savaşlara katılmamışlardı. Ve iyiyi kötüden ayırt etmeyi ve başbuğ seçmeyi ve haykırmayı ve sevişmeyi, öldürmeyi, yaşatmayı, yapmayı ve yıkmayı ve doğurdukları çocuklara ad koymayı erkeklere bırakmışlardı.” (s. 39) 

Kadınların da yaptıkları pek çok iş vardır ancak bunlar anıta yazılmamıştır. Onlar da anıta yazılmalıdır. Kadın sorar: “Niçin doğuralım? Niçin emzirelim bebeklerimizi? Niçin büyütelim? Niçin pişirelim av etini? Ve niçin sürdürelim hayatı savaşa giden erkeklerimizin yerine?” (s.48-49) Sonuçta kadınların da sayılması kabul edilir. Erkekler saymamış,  kadınlar kendilerini saydırmıştır. Ancak sayılmaktan hoşnut olmayan kadınlar da vardır. Onlar, erkeklerin kadınlardan üstün olduğuna inanır. “Erkeklerle aşık atılır mıymış? Kadın, kadınlığını bilmeli.” (s. 55) Anıt’a göre de Tanrı ve peygamberden sonra en yetkili erkektir. Beş yüz yıl kadar önce kadınlar kocaların sözünden dışarıya çıkmaya kalkınca kıtlık, salgın, sel, yangın, tufan… olmuştur. Saf değiştirip kocasının yanında yer alan kadınlar olur. Buyurmayı, asmayı, kesmeyi, yakmayı, yıkmayı kendilerine hak gören erkekler, Bilge Kadın’la konuşan karılarına gözdağı verirler: “Onunla konuştuğunu görmeyeyim!” (s. 61) 

Erkek Egemen Düzen Korunmalıdır
Gücü elinde bulunduran erkekler, kendi çıkarları doğrultusunda yorumladıkları âdet ve geleneklere uyulması gerektiğinde, aksi takdirde başlarına kötülükler geleceğinde diretir. Öncelik, erkeklerle ilgili âdetlerdedir. Kadınlarla ilgili olanlara  uymak zorunlu değildir.

Daha özgür olmak, bağımsız hareket etmek isteyen kadınlar çalışarak para kazanmalıdır. Oysa erkekler, kadınların para kazanacakları bir işte çalışmasını onaylamaz. Bunu şeref ve gurur meselesi yaparlar. 

Erkek çocuk, erkek egemen toplumun simgesidir. Erkek, erkekliğini erkek çocuk babası olunca bilir. Erkek adamın oğlu olur. Kız çocuk ele giderken erkek çocuk adamı besler. 

Kadınlar, erkeklerin her yaptığını yapmaya kalkmamalıdır. Dolayısıyla Venüslü baş şarkıcının konserine gitmeyi istemek yerinde değildir. Kadınlar, erkeklerle birlikte gazinoya gidemezler. Kadınların kocalarıyla birlikte eğlenmeleri, birbirleriyle yüz göz olmalarına yol açar. Bir erkek karısını, erkeklerin eğlendiği bir yere götürürse ona kem gözle bakılmasına neden olur. Çözüm, kadınlar matinesidir. “Demedim mi ben sana derhal kadınlar matinesine giderek o şarkıcıyı dinle diye ha! Demedim mi? Bu evde kimin sözü geçiyor? Ha.. Derhal kadınlar matinesine giderek o şarkıcıyı dinlemeni emrediyorum.” (s. 88)

Hafta sonlarında memurlar lokalinde oyun oynayarak zaman geçiren erkekler, kadınların da aynı biçimde bir dernekleri olması düşüncesini kabul etmez.  Açılması gereken hamurlar, pişmesi gereken börekler, ütülenecek gömlekler, yıkanacak pantolonlar varken… Bu, olacak iş değildir. 

Kocası ölen kadın için yaşamak; ayıplanacak bir durumdur, utanç vericidir, küçültücüdür. Hatta kocasının ardından onun mezarına diri diri gömülmesi gerekir.

Kadınlara haklarını aramayı ve korumayı öğretmeye çalışan Bilge Kadın, bunu başaramaz. Kendilerini yetersiz gören kadınlar  her şeyi kocalarından beklemeyi sürdürür. Hatta Bilge Kadın, kadınları olumsuz etkilemekle suçlanır. Kadınlar da kocalarının bu düşüncesine katılır. 

Bilge Kadın, eski anıtın günün koşullarına uydurulması gerektiği düşüncesini ortaya atsa da anıtın değiştirilmesi kabul edilmez. Çıkan kargaşada eski anıt devrilip kırılınca yerine yeni bir anıt dikilir. Venüslü erkekleri simgeleyen yeni anıt, sonsuza dek yerinde kalacaktır. Yeni anıt şerefine nüfus sayımı yapıldığında kadınların yine sayılmadığı görülür. Kadınlar, eskiden olduğu gibi birçok haklarından yoksun kalırlar. Hiçbir istekleri yerine getirilmez. 

Kadınlar yaptıkları yanlışı fark edince Bilge Kadın’dan yardım isterler. Sorunların çözümü, kadınların bilinçlenmesiyle  mümkün olacaktır ancak duruma hemen müdahale eden erkekler, Bilge Kadın’dan vazgeçerlerse karılarının isteklerini yerine getireceklerini vadederler. Onların istediği doğrultuda hareket eden kadınlar, kocalarını övmeye başlar, Bilge Kadın’a arkalarını döner.  Erkek egemen toplum, kadınların sorunlarının çözümüne katkıda bulunmayacaktır. 

Günelliğini Yitirmiş Bir Piyes mi?
Pınar Kür, Sanat Olayı dergisinde (1986) oyunun güncelliğini yitirdiğini ileri sürer. “Venüslü Kadınların Serüvenleri, (…) aşırı didaktik, oldukça ilkel bir Brecht uygulaması gibi geldi bana. Günümüzde sloganlaşmış birtakım feminist düşünceler ile artık slogan olma niteliğini bile yitirmiş olan sosyalist düşünceler, seyirciyle herhangi bir kişisel yakınlık kurma çabası olmaksızın sıralanıyor.” 

Sevgi Soysal’ın TRT’de çalıştığı dönemde (1965-1971 yılları arasında) yazdığı bir oyunun 1986 yılında güncelliğini yitirmesi kadınlar açısından olsa olsa sevindiricidir ancak bugün (2023 yılında) Soysal’ın altını çizdiği sorunlara bakarsak Pınar Kür’e hak vermek yerine  İpek Şahbenderoğlu’na katılmak daha yerinde olacaktır: “Venüslü Kadınların Serüvenleri, kadınların her türlü iktidar konumundan sistematik olarak dışlamaya dayalı bir politik düzen olarak patriyarkanın zaman ve mekân üstü işlediğini oldukça erken bir dönemde fark ederek dile getirmiş devrimci bir metindir aslında.”


Kaynaklar
Sevgi Soysal, Venüslü Kadınların Serüvenleri, TRT Günleri, (Derleyen: İpek Şahbenderoğlu), İletişim Yayınları, 2017 İstanbul.   

Dr. Sefa Yüce, Venüslü Kadınların Serüvenleri, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 1/5, Sonbahar 2008.

Pınar Kür, Venüslü Kadınların Serüvenleri, Daha Sonraki Yapıtlarında Bulunan Düşünce Derinliği Burada Yok, Sanat Olayı, Sayı 22, 1986 İstanbul. 

İpek Şahbenderoğlu, Erkeklik Öldü mü? Venüslü Kadınların Serüvenleri’nde Toplumsal Mutabakat Olarak Erkeklik, 18 Temmuz 2019 
https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/07/18/erkeklik-oldu-mu-venuslu-kadinlarin-seruvenlerinde-toplumsal-mutabakat-olarak-erkeklik (Yararlanma Tarihi: 2 Ekim 2023)