14 Kasım 2023
MÜNİRE ÇALIŞKAN TUĞ

.
.
Tekliğin Türküsü’nü okuduğumuzda Sevgi Soysal’ın pek çok alanda metinler ürettiğini, çeviriler yaptığını, yaşamın değişik alanlarına ayna tuttuğunu, hatta ülke sınırlarını aşarak bizi başka ülkelerin edebi verimleri ile buluşturduğunu görüyoruz.
Tekliğin Türküsü, Sevgi Soysal’ın daha önce yayımlanan kitaplarında yer almayan, gazete ve dergilerde yayımlanmış ya da yazarın bireysel dosyalarında kalan metinlerinin İpek Şahbenderoğlu ve Funda Soysal tarafından derlenmesiyle oluşturulan ve 2018’de İletişim Yayınlarından yayımlanan bir kitap. Kitabın sunuş metnini İpek Şahbenderoğlu ve Funda Soysal yazmış.
Sunuş metninde “Bu kitapta okuyacağınız metinler arasında bir bütünlük kurmak ilk bakışta zor, hatta zorlama bir çaba gibi görünebilir. Ancak bizi bu kitabı hazırlamaya yönlendiren, kendi başlarına belki birbirinden kopuk kalacak bu metinlerin, bir araya geldiklerinde neredeyse Sevgi Soysal’ın edebi bir biyografisi olarak okunabilecek anlamlı bir bütünlük ortaya çıkardıkları düşüncesi oldu. Sevgi Soysal’ı insan olarak tanımış olanlar, bu kitabın onun anısını akademikleştirdiğini ve onun gerçek renkliliğinin yanında soluk kaldığını düşüneceklerdir ama onu yazılarından tanıyanlar, daha iyi tanımak isteyenler ve hatta ilk kez karşılaşanlar için bu kitabın faydalı bir izlek olarak okunabileceğini ve onun başlıca eserlerine yeni kapılar açabileceğini düşünüyoruz.” diyen İpek Şahbenderoğlu ve Funda Soysal, Sevgi Soysal’ı değişik yönlerden tanımanın ve onun yazınsal biyografisini metinlerinden izlemenin önemine değiniyorlar. Gerçekten de Tekliğin Türküsü’nü okuduğumuzda Sevgi Soysal’ın pek çok alanda metinler ürettiğini, çeviriler yaptığını, yaşamın değişik alanlarına ayna tuttuğunu, hatta ülke sınırlarını aşarak bizi başka ülkelerin edebi verimleri ile buluşturduğunu görüyoruz.
Kitapta sunuştan sonra “Hikâyeler” bölümü karşılıyor okuru. On üç hikâyenin yer aldığı bu bölümde Değişim ve Dost dergilerinde 1960’lı yılların ilk yarısında yayımlanmış, Tutkulu Perçem ve Barış Adlı Çocuk kitaplarına girmemiş sıradışı öyküler yer alıyor. Bu öykülerde alışılmışın dışında bir dil ve çarpıcı imgeler kullanıyor Sevgi Soysal. Öykü adları da hayli ilginç. İşte onlardan birkaçı: “Kör Şeytan İğneni Buldum Vermem Sen Benim Tanrımı Ver de”,” Varsam da Sonrasızım Oraya Kadınların Hep Giyinik Kalmaları Dönüp Dönüp Gelecekti Bilirdik”, “Bonne NuitMolla Bey”. Kitaba adını veren “Tekliğin Türküsü” de bu öykülerden biri. Öyküler daha çok iç monolog ve bilinç akışı teknikleri ile oluşturulmuş. Kadınların yaşadığı sorunlar ve toplumsal baskılar onların iç dünyasına sesler olarak yansımış, bu sesler Sevgi Soysal’ın kaleminde öyküye dönüşmüştür.
İkinci bölüm Sevgi Soysal’ın, Rainer Maria Rilke’nin Lou Andreas Salome’ye yazdığı mektupların çevirisi ile başlıyor. Mektuplarda Rilke’nin Salome’ye duyduğu tutkulu aşkı okuyoruz. Yazarın, savaş karşıtı Wolfgang Borchert’ten çevirdiği ve Borchert’in ölmeden haftalar önce insanlığa vasiyeti olarak kaleme aldığı son yazısı “Yalnızca Hayır” başlıklı metin, bugün de tüm yıkıcılığı ile devam eden savaşlara karşı bir manifestodur. Yine bu bölümde Wolfgang Borchet’in yayımlanan ilk öyküsü “Sarı Hindiba” ve yazarın ölmeden önce tamamladığı ancak ölümünden sonra yayımlanan hikâye kitabında yer alan “Ufaklık Mozart” adlı öykülerin çevirileri yer alıyor. Nazilerin peşini bırakmadığı yazar Kurt Tucholsky’den “Peynire Delikler Nereden Geliyor” adlı öykü, Kiekegaard’ın anı defterinden bölümler, Bertolt Brech’ten şiir çevirileri de kitapta yer alan metinler arasında.
Bir sonraki bölümde “Sanat Yazıları”na yer verilmiş. İlk yazıda gözlerini ve ellerini çok iyi kullanması ile bilinen tiyatro ve sinema oyuncusu Asta Nielson anlatılıyor. Devamında “Alman Dergileri” başlıklı bölüm geliyor. 1961’de Türk Dili dergisindeki köşesinde “s.n” imzası ile yer alan bu yazılarda Sevgi Soysal, Alman dergilerindeki sanat haberlerini, dergilerin dosya konularını, bu yazılarla ilgili bireysel görüşlerini ve eleştirilerini paylaşıyor okurla. Sevgi Soysal odağına aldığı dergilerden yaptığı çevirilerle bizlere Brecht, James Joyse, Kafka, Proust, Hemingway, Ressam Verner Gilles gibi dönemin ünlü sanatçıları ile ilgili bilgiler veriyor. Edebiyat, tiyatro, müzik ve resimle ilgili konuların tartışıldığı bu dergilerden bazıları: Almanya’nın Tübingen şehrinde ayda bir çıkan “Welt und Monat”, Münih’te çıkan “Akzente”, Stuttgart’ta aylık olarak yayımlanan “Merkür, Das Schönste”, bir tiyatro dergisi olan “Teater Heute (Günün Tiyatrosu)”.
“Sanat Yazıları” bölümündeki metinlerde bizdeki edebiyat dergilerine de değinir Sevgi Soysal. Kendi deyimi ile “bizde çokça bulunan” bu dergileri anlatırken dergiciliği, dergi yazarlığını, dergilerdeki işleyişi, yazar, okur ve aydınların sorumluluklarını, içinde bulunulan toplumsal koşulları tartışır. Bu bölümde, yazarın Brecth ile ilgili olarak yazdığı “Üç Kuruşluk Brecht” başlıklı denemesi, Türkiye’de kültür derneklerinin tutumunu tartıştığı metni, Orhan Veli’nin Almanya’da yayımlanan kitabıyla ilgili yazdığı yazı, Brecht hakkında ODTÜ’de verdiği konferansın notları, sansür üzerine yazdığı “Nasıl” başlıklı bir çalışma, “Devletin Kültür Politikası ve Devrimci Sanat” konulu bir toplantıdaki konuşmaları, adların önünde yer alan sıfatların algıyı yönetmedeki yeri üzerine yazdığı “Romanın Önündeki Sıfat” başlıklı metinleri yer alıyor.
“Libretto” bölümünde, kareografisi Sevgi Soysal’ın kız kardeşi Duygu Aykal’a, müziği İlhan Usmanbaş’a ait olan, 1974’te Ankara Opera ve Balesi, 1976’da İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenen, “alet kullanarak, birlikte çalışarak doğanın üstesinden gelen tek tür olan insanı konu alan” tek perdelik “Oluşum” adlı baleyle ilgili bir sayfalık bir yazı yer alıyor.
Röportajlar bölümünde Sevgi Soysal ile yapılan söyleşileri okuyoruz. Sanatçılarla Konuşmalar: Sevgi Soysal (Mücella İzmirli), Sanatçılarla Konuşmalar: Tante Rosa ile (Adnan Binyazar), Yenişehir’de Bir Öğle Vakti Üzerine (Orhan Duru). Diğer röportajlar: 12 Mart’tan Sonra TRT’den Ayrılanlar, Sevgi Soysal ile Orhan Kemal Roman Ödülü Röportajı, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti ve Sevgi Soysal’la Bir Söyleşi, İçi Kültür Derneği: “Ayı Boyamak”
Soruşturmalar bölümünde; Sevgi Nutku, İlhan Berk, Vüs’at O. Bener, Özdemir Nutku ve Raziye Bener’in konuşmacı olduğu “İntihar Üzerine Konuşu”, S. Günay Akarsu’nun editörlüğünde “Tanzimat ve Batı Sanatı-Ulusal Sanat Nasıl Yaratılır?” konulu çalışma ile “Sizi Etkileyen Kitaplar, Yakup Kadri İçin Ne Dediler, Sanatçılar ve Cumhuriyet: 50. Yıla Dair Mesaj, Köy Edebiyatının Bugünkü Durumu, 12 Mart’ın Edebiyatımıza Yansıması: 12 Mart’tan Edebiyata Ne ki, Türk Dil Kurultayının Ardından Değerlendirme, Eleştiri ve Öneriler” başlıklı metinler yer alıyor. Kitabın son bölümünde ise kitapta yer alan metinlerin künye bilgileri ile eklere yer verilmiş.
Tekliğin Türküsü sunuş metninde de değinildiği gibi okura Sevgi Soysal’ın yazınsal biyografisinin ne denli zengin, yazarın ne denli çok yönlü bir kişilik olduğunu gösteriyor. Diyebilirim ki Sevgi Soysal’ı her yönü ile tanımak için ilk başvuru kaynağı Tekliğin Türküsü’dür.
Yazıyı Tekliğin Türküsü adlı öykünün girişi ile bitirmek isterim.
“Ra ra ra – ra ra ra. Kollarımı dizlerim üzerinde kavuşturdum; dizlerim gerçek çevrelerini buldular; toparlandım, tekliğimde, bütünlüğümde tamamlandım. Tutkularım yanıtlarını bende buldular. Saçlarım içeri içeri uzuyor artık – beynimde kıvrımlanıyor perçemlerim. Tırnaklarımın, etimin derinine işleyen acısı yürek denen yere ulaşıyor; tekliğimin en doyumsuz acısına biçimleniyor; toplanıyor; büyüyor; toplanıyor – bir tekliğin doyumsuz acısında yürek denen bir şeye biçimleniyorum. Bir tekliğin en güzel acısı böyle kapsıyor beni…” (s. 29)
.