6 Eylül 2023

Birçok önemli ve değerli edebiyatçımız sinema alanında da çalışmalar yapmış, senaryolar yazmış, filmler çekmiştir.
Sinema, kendi dilini oluştururken bütün sanatlardan yararlanır. En çok da edebiyattan yararlanmıştır. Türkiye sinemasında da edebiyat uyarlaması filmlerin sayısı oldukça fazladır.
1917 tarihli Pençe filminden bugüne dek 122 edebiyatçımızın eserlerinden senaryolaştırılan filmler, 445 kez uyarlanarak beyaz perdeye aktarılır.

1917 yılında Sedat Simavi tarafından çekilen, seyirci karşısına çıkan ilk konulu, uzun metrajlı sinema filmi Pençe Mehmet Rauf’un aynı adlı oyunundan sinemaya aktarılır.
Yerli edebiyattan uyarlamalar 1950’lerden başlayarak ülkemizde artarak sürer. Popüler yazarlarımızın hemen tüm romanları sinemada kullanılır.
’90’lardan Günümüze
1990’larda yapılan edebiyat uyarlamaları oldukça çeşitlilik gösterir. Siyasal içerikli ve darbe yıllarını konu alan romanlarımız da bu dönemde sinemaya aktarılır, dönemin gündeminde olan İslami mesajlar taşıyan filmler de. Geçmiş yılların edebiyatçılarından romanlar da uyarlanır sinemaya.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan Yaban (1996), Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Yaz Yağmuru”(1993) dikkat çeken filmler olarak yer alır.
Yakın tarihimizde yaşanmışlıkları anlatan romanlarımızdan uyarlanan filmleri de şöyle sıralayabiliriz: Tarık Buğra’dan Yağmur Beklerken (1992), Yılmaz Karakoyunlu’dan Salkım Hanımın Taneleri (1999) ve Nihat Sırrı Örik’den Abdülhamit Düşerken (2002), Melih Cevdet Anday’dan Aylaklar (1994) ve Raziye (1990), Muzaffer İzgü’den Zıkkımın Kökü ve Bedii Faik’ten Yalancı (1993) içerisinde hem mizah hem de nostalji bulunan filmler olarak sinema tarihimizdeki yerlerini almışlardır.
Orhan Pamuk’tan Kara Kitap (Gizli Yüz, 1990) ve Metin Kaçan’dan Ağır Roman (1997) gibi toplumun her kesimi tarafından tanınan iki romanın sinemaya aktarılması Türk sinemasına izleyiciyi geri kazandırmak adına önemli bir başarı sağlamıştır. Her iki roman da adından çok söz ettirmiştir. Sinemamız, durgun bir dönemde bu romanların ünlerinden başarıyla yararlanmıştır.
Siyasi İçerikli Uyarlamalar
Siyasal içerikli ve darbe yıllarını konu alan romanlarımız da bu dönemde sinemaya aktarılmıştır: Ümit Kıvanç’tan Bekle Dedim Gölgeye (1990), Bekir Yılmaz’dan Darbe (1990), Habib Bektaş’tan Gölge Kokusu (Eylül Fırtınası, 1999), Rıfat Ilgaz’dan Karartma Geceleri (1990) ve Mehmet Eroğlu’ndan Yarım Kalan Yürüyüş (80. Adım, 1996)
1990’lı yıllar biterken dönemin belirleyici özelliklerinden biri de İslami mesajlar taşıyan filmler olmuştur. Hekimoğlu İsmail’den Minyeli Abdullah (1990) ve Emine Şenlikoğlu’ndan uyarlanan Bize Nasıl Kıydınız (1994) bu tür filmler içinde kendinden en çok söz ettiren ve tartışma yaratan yapımlar olmuştur.
Eserleri Sinemaya En Çok Aktarılan Yazarlar
Birçok önemli ve değerli edebiyatçımız sinema alanında da çalışmalar yapmış, senaryolar yazmış, filmler çekmiştir.
Geçmiş yıllarda, Yeşilçam döneminde edebiyatçıların sinemayla ilişkisi aynı oranda güçlü değildir. Bunun nedeni edebiyatçıların, sanatçıların, aydınların Yeşilçam sinemasına mesafeli durmaları, onu küçümsemeleriydi. Oyuncu, yönetmen ve teknik kadrolar açısından oldukça şanslı ve zengin olan Yeşilçam’ın en önemli sorunu, eksikliği senaryoydu denebilir.
Bülent Oran, Safa Önal, Erdoğan Tünaş gibi rekortmen senaristin, az sayıdaki farklı ismin sipariş üzerine yazdıkları senaryolar bir süre sonra birbirinin tekrarı seri üretimlere dönüşmüştü. Sinemaya destek olan, senaryolar yazan edebiyatçılarımız da vardı elbette. Bir elin parmakları sayısındaki bu edebiyatçılar arasında Nâzım Hikmet, Vedat Türkali, Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal’in ayrı/önemli bir yeri vardır. Muhsin Ertuğrul’un önerisiyle farklı isimlerle de senaryolar yazan Nâzım Hikmet, Muhsin Ertuğrul’un tek egemeni olduğu “Tiyatrocular Dönemi”nin senaristlerindendir. Edebiyat alanında eserler veren, iz bırakan diğer isimler de Yeşilçam’ın küçümsendiği dönemde senaryolar yazarak, senaryo ya da diyalog yazımlarına katılıp, destek vererek var olan olanaklar ya da olanaksızlıklar içinde de farklı ve iyi sinema yapılabileceğini gösterirler.
Edebiyatçının sinemaya desteği/katkısı, sinema alanında çalışması dışında, Türkiye’de sinema da başlangıç yıllarından günümüze dek edebiyat kaynaklarından yararlanır, edebi yapıtlar sinemaya uyarlanır.
1917 yılında Sedat Simavi tarafından çekilen, seyirci karşısına çıkan ilk konulu, uzun metrajlı, sinema filmi Pençe Mehmet Rauf’un aynı adlı oyunundan sinemaya aktarılır. Fakat İ. Arda Odabaşı, filmin konusunun Mehmet Rauf’un Pençe adlı oyunundan oldukça farklı olduğunu yazar.
1950’li, 1960’lı, 1970’li yıllarda dönemin çok satan, Yeşilçam’ın melodram dünyasına da çok uyan Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt gibi yazarların eserleri çok sık uyarlanıyordu egemen anlayışın temsilcisi yönetmenlerce. 30 yıllık süreçte, özellikle bu üç yazar önemli sayıda eseriyle kitapları dışında uyarlanan, aktarılan filmlerle de Yeşilçam seyircisiyle buluşmayı başarmıştı.
Ağlatan Yazarlardan Ağlatan Filmlere
Yeşilçam sinemasının ağlatan (ağlak) melodramlarının küçümsendiği yıllarda eserleri sinemaya en çok uyarlanan yazar, 25 filmle beyaz perdede yer bulan Kerime Nadir olur. Orhan Aksoy, Nevzat Pesen, Orhan Elmas, Ümit Utku, Nişan Hançer, Şadan Kâmil, Atıf Yılmaz, Arşevir Alyanak, Kemal Kan, Türker İnanoğlu ve Mehmet Dinler Kerime Nadir eserlerinden uyarlama yapan yönetmenlerdir. 1940 yılında yazdığı Seven Ne Yapmaz? adlı romanı, 7 yıl sonra Şadan Kamil’in senaryo ve yönetmenliğinde, Selma Kayahan, Orhon M. Arıburnu, Berin Aydan ve Cahit Irgat’ın oyunculuklarıyla sinemaya uyarlanan ilk romanı olur. Yine o yıllarda (1954-65 arası) Esat Mahmut Karakurt’un eserlerinden sinemaya uyarlanan film sayısı 22’dir. O yılların çok satan, çok okunan yazarlarından Muazzez Tahsin Berkant’ın eserlerinden ise 20 filme uyarlama yapılır. Yazarın eserlerinden en fazla uyarlama yapan yönetmen de Nejat Saydam olur. Nejat Saydam imzalı filmler tarih sırasıyla şöyle: Bülbül Yuvası (1961), Küçük Hanımefendi (1961), Gençlik Rüzgârı (1964), Garip Bir İzdivaç (1965) Sarmaşık Gülleri (1968), Bülbül Yuvası (1970).
Sinema ve Osman Şahin

1960’lı yıllarda (1960-1965 arası) yapılan toplumsal gerçekçi filmleri, 1968 rüzgarını geride bırakıp yükselen toplumsal muhalefetle, sinemaya da yansıyan Yılmaz Güney ve toplumcu filmlerin etkisiyle beğeni ölçütleri de değişiyordu.
Bu değişim içinde ve sonrasında 1973’ten günümüze sinemaya eserleri en çok uyarlanan yazar 23 eserinden 23 filmle Osman Şahin oluyordu. İlk kez 1973 yılında Feyzi Tuna Osman Şahin’in Musallim ile Kuşde adlı öyküsünden Kızgın Toprak adlı filmi yapıyordu. Osman Şahin’in eserlerinden en fazla uyarlama yapan yönetmen de Şerif Gören.
Yönetmenin Osman Şahin eserlerinden sinemaya aktardığı filmler ve yılları şöyle: Tomruk (1982), Derman (1983), Firar (1984), Kan (1985), Kurbağalar (1985).
–