Hüseyin Rahmi Gürpınar

SAHAFLARDA KALANLAR
9 Temmuz 2023

Refik Ahmet Sevengil, Hüseyin Rahmi Gürpınar (Hayatı, Hatıraları, Eserleri, Münakaşaları, Mektupları)  Hilmi Kitabevi, 1944 İstanbul

Refik Ahmet Sevengil

“Alakanıza ve zahmetinize teşekkür ederim. Değer mi idi bilmem fakat çok rica ederim, bu kitabı çıkarmayınız. Herkes sizin benim dostum olduğunuzu biliyor, siz bu kitabı çıkarırsanız Hüseyin Rahmi kendisini reklam etmek için bu kitabı yazdırdı diyecekler.”

Refik Ahmet Sevengil, edebiyat heveslisi her genç gibi ünlü yazarları tanımak ister. Ancak  Hüseyin Rahmi Gürpınar tanımak istediği yazarlar arasında yer almaz.  Onun istediği saf, lekesiz, düşsel, şairane hayat Gürpınar’ın yapıtlarında yoktur.  Gerçeklerle başı hoş değildir, ona göre mahalleler kaba, kalabalıklar iticidir. Gürpınar’ın yapıtlarında kaçıp kurtulmak istediği kendi çevresinden izler vardır. Teselli aradığı edebiyat orada yoktur. Genç yaşta geçim derdiyle çalışmaya başlayınca hayata bakışı da değişir. İdeal olanın alın teriyle kazanılmış, namuslu, kültürlü bir yaşam olduğu sonucuna varır. Halka acıma küstahlığı yerini sevgiye bırakır. Gürpınar; onu eğlendiren ve halk üzerine tatlı tatlı düşündüren romanlarıyla hayranlığını kazanmaya başlar. 

Sevengil 20 yaşındadır ve bir yandan öğretmenlik yapar, bir yandan da Vakit gazetesinin yazı kurulunda görevlidir. Heybeliada’da ıssız bir tepede yalnız yaşayan yazarın konuklardan pek hoşlanmadığı kulağına gelmiş de olsa ona bir mektup yazarak ziyertine gelmek istediğini bildirir. İsteği kabul görse de hastalandığı için bu ziyareti gerçekleştiremez. Ancak Gürpınar’ın dikkatini çekmeyi başarır. Sevengil’in gazetede çıkan yazılarını okuyan deneyimli yazar, genç yazarı beğeniyle karşılar. Kendisini ziyeret etmesinden duyacağı memnuniyeti dile getirerek ona evinin zilsiz, tokmaksız kapısını açtırma yolunu  da öğretir. Bu ziyaret gerçekleşemez.

Heybeliada’dan İstanbul’a pek az inen Gürpınar’ın yolu Vakit gazetesine (O sırada gazetede bir romanı tefrika edilmektedir.) düşünce Sevengil beklediği fırsatı yakalar. Yazarla tanışma heyecanı içinde müdürün odasına girer, Gürpınar’la tanışır, konuşur, şakalaşır, gülüşürler. Yaz gelince Sevengil de Heybeliada’da bir ev kiralar, ada komşuluğu iki yazarı birbirine yaklaştırır. Aralarında içten bir dostluk yeşerir. “Halk yazarı” diye hor görülmek istendiği bir dönemde tam da bu nedenle halk yazarı olduğu, halk için yazdığı, halk tarafından sevilip okunduğu için Sevengil’in ona ilgisi ve saygısı artar. 

Sevengil, 75 yaşı insan ömrü için önünde saygıyla durulup düşünülecek önemli bir aşama olarak görür. Bir yazarın 75. yaşını bütün ulusun kutlaması gerektiğini düşünür. Bu nedenle Hüseyin Rahmi Gürpınar, 75 yaşına yaklaşırken onun adına bir toplantı yapmayı, yazarın anılarını ve düşüncelerini bir araya getirerek bir kitap çıkarmayı tasarlar. Kitabı yazmaya başlar. Bitirip bastırdıktan sonra da Hüseyin Rahmi’nin 75 yaş gününü Halkevi’nde yapılacak bir toplantıyla kutlayacak, kitabı da edebiyat dünyasına sunacaktır. Yazarın yapıtlarını basan İbrahim Hilmi Çığıraçan da bu kitabın basılmasını kendisine düşen bir görev kabul eder. Kitap biter, kağıtlar hazırlanır, klişeler (baskı işinde kullanılmak ereğiyle üzerine kabartma ya da oyma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal kalıplar) yaptırılır. Derken Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın bu olaydan haberi olur. Telaş ve üzüntü içinde soluğu Sevengil’in evinde alır. “Alakanıza ve zahmetinize teşekkür ederim. Değer mi idi bilmem fakat çok rica ederim, bu kitabı çıkarmayınız. Herkes sizin benim dostum olduğunuzu biliyor, siz bu kitabı çıkarırsanız Hüseyin Rahmi kendisini reklam etmek için bu kitabı yazdırdı diyecekler.”

Sevengil şaşırır. “Aman üstadım, sizin sayısı yaşınıza yaklaşan eserlerinizden sonra hâlâ reklama ihtiyacınız mı var?” 

Ancak Gürpınar düşüncesinden vazgeçmez. “Derler Refik Ahmet Bey, derler. Vazgeçiniz, çok rica ederim. Mutlaka çıkaracaksanız ben öldükten sonra çıkarınız.” 

Hüseyin Rahmi Gürpınar kitabın basılmasını istemediği gibi 75. yaş günü kutlama toplantısını da yaptırtmaz. Konu açıldığında kendisine fazla önem veriliyormuş gibi utanır, sıkılır, kızarır. 

Refik Ahmet Sevengil’in hazırladığı kitap 6-7 yıl ibrahim Hilmi Çığıraçan’ın çekmecesinde kilitli kalır. Yazarın isteğine uyularak ölümünden sonra (1944) basılır.