“Kuyucaklı Yusuf, Yüzümüzü Ağartacak Bir Sanat Eseridir.”

9 Haziran 2023

MÜNİRE ÇALIŞKAN TUĞ

Sabahattin Ali, romanlarında ve hikâyelerinde ele aldığı toplumsal sorunların yanında, dergi ve gazetelerde yayımlanan yazılarıyla da çıkar çevrelerinin saldırısına uğramış, bundan dolayı da mahkemelerde adalet arayışı yaşamının en önemli parçası olmuştur.

Öykücü, romancı ve şair Sabahattin Ali kısacık ömrüne pek çok mücadeleyi sığdırmış bir kişidir. Toplum sorunlarına duyarlılığı, yaşanan olumsuzluklara gözünü kapamayışı onu olumsuzluklarla mücadele eden siyasal bir zemine çekmiş, bu duyarlılığı ve mücadelesi hayatının bir kısmını mahkeme salonlarında ve hapishanelerde geçirmesine neden olmuştur. Yaşadığı bu süreçler kuşkusuz Sabahattin Ali’nin yazarlığının ve yayıncı kimliğinin de önemli bir parçasıdır. Romanlarında ve hikâyelerinde ele aldığı toplumsal sorunların yanında, dergi ve gazetelerde yayımlanan yazılarıyla da çıkar çevrelerinin saldırısına uğramış, bundan dolayı da mahkemelerde adalet arayışı yaşamının en önemli parçası olmuştur.

 Mahkemelerde adlı eser, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ve Sebahattin Ali’nin adalet arayışı mücadelesini içeren 36 belgeden oluşur. Kitap, yazarın kızı Filiz Ali’nin sakladığı babasına ait bir sandık dolusu belge arasından Prof. Dr. Nüket Esen ve Yar. Doç. Dr. Nezihe Seyhan tarafından seçilerek hazırlanmıştır. Bu belgelerin bir kısmı daktilo edilmiş, bir kısmı da Arap harfleriyle yazılmıştır. Kitapta belgelerin asıllarına da yer verilmiştir. Ben sizlerle kitabın Kuyucaklı Yusuf’a açılan dava ve soruşturma bölümünü paylaşmak istiyorum.

Yazarın en çok ses getiren romanı Kuyucaklı Yusuf 14 Haziran 1937’de toplatılır. Kitabın aile ve askerlik hayatı aleyhinde bir içeriği bulunduğu gerekçesiyle Sabahattin Ali mahkemeye verilir. Bu davada Kuyucaklı Yusuf’la ilgili üç ayrı bilirkişi raporu hazırlanır. Raporlardan biri dönemin milli eğitim müfettişlerinden Reşat Nuri Güntekin’e aittir.

Reşat Nuri Güntekin raporunda Kuyucaklı Yusuf’un memleketimiz ve edebiyatımızın yüzünü ağartacak kıymetli bir sanat eseri olduğunu söyler. Hatta eserin Avrupalı eleştirmenlerin örf ve adet romanı dedikleri türe örnek olduğunu ifade eder. Bu tür romanların kurumların, kanunların ve kişilerin olumsuz yanlarını eleştirerek daha iyi bir sosyal ortam ve insani değer oluşturacağı kanaatini belirtir. Savcılık makamının Kuyucaklı Yusufun birkaç paragrafında halkı evlilik ve askerlikten soğuttuğu iddiasına “Bu nevi romanlar bir memleketin hepsi aynı derecede faydalı ve mukaddes olan müesseselerini tenkit için yazılır. Aileyi, kadını, mektebi, polisi, belediyeyi bu tenkitten muaf tutalım demek, bu nevi roman yazılmasın ve her ne ki müessese örf ve adet ve kanun olarak mevcuttur onların methüsenasına (övme, övgü) ait riyakar, sahte, sanatsız bir roman tarzı alıp yürüsün demek müsavidir (eşit, denk) kanaatindeyim,” dediği raporunda romanla ilgili görüşlerini ayrıntılı olarak belirtir ve  “Hülasa: Kuyucaklı Yusuf yüzümüzü ağartacak bir sanat eseridir. Zararlı bir tarafını göremedim. Mevzubahis tenkitler bugün el üstünde tutulan bazı Avrupa şaheserlerinde gördüğümüz- aynı mevzulara ait- tenkitler yanında son derece masum ve küçük kalır. Yalnız bir şahsın ve bir romanın değil, memleketimizde ilerlemesi lazım bir büyük ve faydalı sanatın da davasını gören Cumhuriyet adliyesinden zaten zayıf olan Türk romanının cesaretini kıracak bir kara çıkmayacağını kuvvetle ümit ederim,” (Belge 17) diyerek raporunda romanla ilgili olumlu tutum bildirir.

Kuyucaklı Yusuf’la ilgili diğer bilirkişi raporu Deniz Harp Akademisi Komutanının yerine Kurmay Binbaşı Münci Ülhan tarafından hazırlanır.

Münci Ülhan raporunda “Adı geçen roman iyice okunup tetkik edildikten sonra eserin hurd (küçük, ince) kamış kaleminin kullanıldığı bir devirde vuku bulmuş bir aile faciasını tasvir etmekte olduğu ve bu devrin kanun-ı medeninin kabulünden çok evvelde yani şeri mahkemelerin hüküm sürdüğü, imam nikahının muteber olduğu devre taalluk ettiği (ilgisi bulunmak) ve muharririn de vakayı daha ziyade heyecanlandırmak için biraz fazla mübalağaya düştüğü görüldüğünden bu kısımları tetkik ederken bir fikr-i mahsusla halkı aile hayatından soğutmak üzere bir telkin yapılmak istenmediği kanaatına vardım.” diyerek romanla ilgili olumlu görüş bildirir. (Belge 18)

Kuyucaklı Yusuf’la ilgili bilirkişi raporu istenen üçüncü kişi ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Şubesi Doçenti Ziyaettin Fahri’dir. Ziyaettin Fahri raporunda Kuyucaklı Yusuf’un örf ve adet romanı denen türden olduğunu, 1900 – 1920 arasındaki yıllar için hukukçuların başvuru kaynağı olabileceğini belirtir. Romanın kurmaca olması dolayısıyla yazarın roman kişilerine birçok şey söyletebileceğini, romancının aileyi yıkmayıp onu mükemmel görmek istediğini, eğer olayın tasvirinde bir acılık varsa bunun sebebinin yazar değil hepimizin eleştireceği aile düzeni olduğunu söyler. Raporunu  “Bu romanın heyet-i umumiyesini bırakıp birkaç sayfadan muharririn içtimai ve siyasi kanaatlerini istidlale (çıkarım) çalışmak gayri ilmi bir harekettir.” ifadesiyle bitirir. (Belge 19)

Hazırlanan raporlar doğrultusunda Kuyucaklı Yusuf ve Sabahattin Ali beraat eder. Yarın ne olur bilinmez ama bugün Kuyucaklı Yusuf Milli Eğitim Bakanlığının lise öğrencileri için hazırladığı 100 Temel Eser listesindedir.

___________
Alıntılarda orijinal metinlerin yazımına bağlı kalınmıştır.
Sözcüklerin ayraç içinde verilen Türkçe karşılıkları orijinal metinlerde yer almamaktadır.

Münire Çalışkan Tuğ’dan Kitaplar Üzerine
Acıdan Doğan Başkaldırı
Bir Şehre Gidememek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir