12 Mayıs 2023
Münire Çalışkan Tuğ
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni-Yazar

Edebiyat okumalarımın yol haritasını çıkaracak olsam işe Don Kişot’la başlarım. İlkokuldan itibaren ders kitaplarında bölümler okuduğum, böyle bir çılgına kitaplarda yer verilmesinin nedenini o zamanlar bir türlü anlayamadığım Don Kişot’la. Ne zaman ki eleştirel okumayı öğrendim, işte o zaman anladım Don Kişot’un yazın dünyasındaki eşsiz yerini. Dönüp dönüp okuduğum, her seferinde sayfalar arasında yeni kazılar yaptığım ve her kazıdan yeni bulgularla döndüğüm bitmez tükenmez bir hazine benim için Don Kişot. Mutluyum ki tüm dünyada tanınırlığını sağlayıp okuruna ulaşmış bir kitap Don Kişot. O nedenle ben kendi edebiyatımızdan Onat Kutlar ve onun öyküler toplamı İshak’tan söz etmek istiyorum.
İshak’ı yaşamımın değişik dönemlerinde defalarca okudum. İshak her okuduğumda dili, konuları, kurguları, konuları işleyiş biçimi ile beni derinliklerine çekti ve o derinliklerde başka başka gizlerini açtı, yeni keşifler yapmamı sağladı. Fantastik, masalsı, gerçeküstü gibi görünen ögelerde toplumun yaşadığı acıları görüp sarsıldım. Halıda kabaran vişneçürüğü asla sadece bir leke değildi benim için. Onu deştiğimde ulaştıklarım, gördüklerim, hissettiklerim, düşündüklerim inanılmaz çıkarımlara götürdü beni.
Kitaptaki Kediler, üzerinde en çok düşündüğüm, kafa yorduğum, benim için okunması hiç bitmeyecek, derin kazılar gerektiren, her okuyuşta yeni bir sırrı keşfettiğim, sonsuz anlamlara sahip bir öykü. Dokununca dağılan, uçan, kaybolan, insanlar onlara bakınca ölen kediler; ölen kedileri sahiplerinin uda gömmesi, anlatıcının kedilere duyduğu düşmanlık, onlara karşı üstün olmak için kedileri birbirine öldürtmek amacıyla yaptığı planlar… Pelte gibi birer birer dağılan ve yok olan kediler… Peki neyi imler bu kediler, tarihin örtülmek istenen hangi suçlarına kapılar aralar?
Kediler ve kabaran vişneçürüğü lekenin dışında, ait olduğu bağlamla birleşince okuru yer yer kaygılı, korkulu, heyecanlı yer yer de hayal dünyasının sınırlarını zorlayan yolculuklara çıkaran imgelerden bazılarını paylaşmak isterim: Camdan düşerek ölen sinekler, aylı gecelerde ağaca konup yer yününü gözetleyen İshak, hala ile yeğenin oynadığı Kepçe Gelin oyunu, büyük bir yastığa dayanır gibi serin yaz gecesine dayanan çocuk, pervazların arasından maviyi kesen kırlangıç, bir bulutun önünden ağır ağır geçen pencere…
Kitabı okurken yirmi üç yaşımı düşünürüm. Pek de kayda değer bir şey anımsayamam o yaşıma değgin. Onat Kutlar İshak’ı yirmi üç yaşında yazmış. O yaştaki birikimine, kendi dilini bulmuşluğuna, yakalanması neredeyse imkânsız özgünlüğüne hayran kalırım. İsterim ki herkes okusun İshak’ı, okusun ve kendi çıkarımlarını da ekleyerek yeni anlam evrenlerinde yol alsın İshak.