28 Şubat 2024
AYSU SOLMAZ

“Benim (sinemaya) ilgiden öteye geçen yakınlığım sinemayı da bir zaman sonra kendime bir okul saymamla başlıyor.”
(Füruzan)
Ah Güzel İstanbul!
Füruzan’ın “Ah Güzel İstanbul” adlı öyküsü 1971 yılında yayımlanan “Kuşatma” adlı öykü kitabında yer alır. Yapımcıların/yönetmenlerin dikkatini çeker, öyküyü sinemaya uyarlamak için öneriler gelir ancak Füruzan onları geri çevirir.
Ömer Kavur da bu nedenle Füruzan’la görüşen yönetmenlerden biri olur. Füruzan’a senaryoyu ortak yazmayı da önerir. (1981) Bu, Füruzan’ın ilk ciddi senaryo çalışması olur.
Öykünün kadın kahramanı Cevahir’i, Türkan Şoray’ın oynaması düşünülür. Ömer Kavur ve Füruzan, Türkan Şoray’ı evinde ziyaret ederek ona düşüncelerini açarlar. Türkan Şoray, filmin konusunu öğrendikten sonra “Bu karakteri oynayamam.” der “Bu, bir hayat kadını. Kabul edeceğimi zannetmiyorum.” Sonrasında hayat kadını Cevahir karakterini Müjde Ar, öyküde Sarı Kamil olarak geçen uzun yol sürücüsü Kamil’i ise Kadir İnanır canlandırır.
Öykü, sinemaya birebir uyarlanmaz. Öyküde Cevahir’i Zürefa’daki evden çıkaran Sarı Kamil, üç yıl birlikte yaşadıkları halde onu nikâhına almaz. Cevahir, “Vay benim Cevahir’i helalinden karı yapmaya yakıştıramayan canım Kamil’im.” (s.292) der. Cevahir, onun geri dönmeyeceğini anladığında bir köprüden atlayarak yaşamına son verir. Filmde ise Kamil, Cevahir’le ekonomik durumu elvermediği için evlenememektedir. Hatta daha iyi bir yaşam kurabilmek için kaçakçılık yapmayı kabul eder. Durumu biraz düzelince Mardin’den gelinlik kumaşla döner ancak Cevahir evi terk etmiştir.

Filmin çekimleri bitip gösterime girdikten sonra Füruzan, Varlık dergisinin “Film için ne diyorsunuz?” sorusunu “Beğenmedim.” diye yanıtlar. Sinematek’te Ömer Kavur’la yaptıkları bir oturumda da aynı düşüncesini yineleyip “Bu çalışmaya, emeğe yazık.” deyince Ömer Kavur’la araları açılır. Bu, başka bir yönetmenin (Feyzi Tuna) Füruzan’ı küçümseyen bir yazı yazmasına neden olur. Füruzan kim oluyor da filmi başarılı bulmadığını söylüyordur.
“Ah Güzel İstanbul” Ömer Kavur’un gişede en çok kazanan filmlerinden biri olur. İstanbul Akdeniz Filmleri Karşılaşması için Fransa’ya (Vittele) çağrılır. Hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ikincilik ödülü alır.
Aradan epey bir zaman geçtikten sonra Füruzan ve Ömer Kavur arasındaki dargınlık, Kavur’un barışma isteğiyle sona erer. Kavur, “Benim de istediğim ölçüde iyi bir film ortaya çıkmadı.” diyerek Füruzan’a hak verir.
Gecenin Öteki Yüzü
Füruzan’ın “Gecenin Öteki Yüzü” adlı kitabı 1982’de yayımlanır. Kitapla aynı adı taşıyan öyküde genç bir kız, varsıl ailesinin onun dengi olarak görmediği için onaylamadıkları bir erkekle, ailesi “sevmek bazı şeyleri yapmak için insana hak kazandırmaz” dese de evlenir. Evlatlık gibi çıkıp gittiği aile evine bir daha dönemeyecek, mirastan da mahrum edilecektir. İki genç, çok mutlu bir çift olurlar. Aralarına bir de kızları katılır ancak genç kocanın ani ölümüyle tüm düzenleri alt üst olur. Genç kadını ve kızını zor günler beklemektedir.
Yapımcı yönetmen Okan Uysaler, Füruzan’ı arayarak Gecenin Öteki Yüzü’nde yer alan, kitapla aynı adı taşıyan öyküyü TRT adına dizi film olarak çekmek istediğini söyler. Filmi öykünün elverdiği kadar çekecek, eklemeler yapmayacaktır. Füruzan, senaryoyu birlikte oluşturma ve filmin çekimleri sürdüğü sürece sette olma koşuluyla Uysaler’in önerisini kabul eder. Uysaler, Füruzan’ın çalışma temposuna ancak bir hafta dayanabileceğini, sonrasında sete gelmeyeceğini düşünür ancak yanılır. Sabahın altısında başlayan çalışmalar gece iki buçuk, üçlere kadar sürse de dört ay boyunca Füruzan bıkma belirtisi göstermez; bu çalışmayı, yoğun bir sinema kursu olarak görür.
Senaryoyu Uysaler ve Füruzan birlikte oluştururlar. Füruazan, sanat yönetmeni olarak Gülsün Karamustafa ile çalışma istediğini dile getirir. O da çalışmada yer alır. Film için buldukları mekanlardan biri de Süreyya Sineması’dır. Füruzan, bir şey olur da bir gün elimizden gider düşüncesiyle sinemanın duvarlarında ve tavanında yer alan resimlerin özellikle çekilmesini ister. Filmde hepsi yer alır.

Öykünün ana kahramanı genç kadını Zuhal Olcay canlandırır. Kocası rolünü üstlenecek oyuncu Haluk Bilginer olacaktır. O sırada Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisinde öğrenim gören, orada çeşitli tiyatrolarda rol alan Bilginer film için İstanbul’a çağrılır. Bilginer çağrıyı kabul eder. Filmde rol alan tiyatro çıkışlı oyuncular (Müşfik Kenter, Haluk Kurtoğlu, Tomris Oğuzalp ve diğerleri) büyük bir disiplin içinde çalışır. Film, karlı bir sahneyle açılır. Çok soğuktur. Zuhal Olcay, o soğukta elli altmış kez yinelenen sahnede yakınmadan oynar.
Bir gün film setine gelen Kadri Yurdatap, çalışmayı izledikten sonra Füruzan’a “Sen bir film çeksene.” der. Bu öneri Füruzan’ın hoşuna gider. Onu “İyi olur.” diye yanıtlar “Biz Gülsün’le girişelim bu işe.” Öyle de yapacaklardır.
“Gecenin Öteki Yüzü”nün çekimleri 1987’de tamamlanır. Üç bölümlük bir dizi olarak TRT 1’de yayımlanır.
TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi seçilir.
Benim Sinemalarım
“Benim Sinemalarım” 1973’te yayımlanır. Öykünün ana kahramanı Nesibe, on altı yaşında tezgâhtarlık yapan bir genç kızdır. Babası işsizdir, annesi evden çalışan bir terzidir. Nesibe’nin yaşamdan zevk aldığı, kendisini özgür hissettiği, gerçeklerden uzaklaşıp düşlerini yaşama fırsatı bulduğu yer sinema salonlarıdır. Annesi “yoksul ama namuslu” bir aile olduklarının altını önemle çizse de aslında kızının yaşlı adamlarla düşüp kalktığından habersiz değildir, eve fazladan giren para bu duruma göz yummasına yeter. Öykü, Nesibe’nin evi terk edişinden birkaç gün sonra başlar, onun evi terk etmesine neden olan süreci anlatır, evi terk ettiği gece yarısı sonlanır.
Füruzan ve Gülsün Karamustafa, Gecenin Öteki Yüzü bitince “Benim Sinemalarım”ı çekmek düşüncesiyle Kadri Yurdatap’ın kapısını çalarlar. (1988) Füruzan, öykünün ana kahramanı Nesibe’yi ünlü bir kişinin oynamasını istemez. Aradığı yeni bir yüzdür. Yurdatap ona karşı çıkmaz. “Gidin, bulun birini.” der ancak Füruzan’ın ve Karamustafa’nın başrol oyuncu arayışı başarısızlıkla sonuçlanır.
Çözüm, Kadri Yurdatap’tan gelir: “Nesibe’yi Hülya Avşar oynamak istiyor.” Avşar, Etiler’deki ünlü bir kuaförde görüşmek üzere onları beklemektedir. Füruzan, Karamustafa ve Yurdatap görüşmeye giderler.
Hülya Avşar onları kibar bir biçimde ayakta karşılar. Avşar; denize girdiği, yüzdüğü için teni yanmıştır. Üstelik saçları da kısadır, Nesibe’ninki gibi at kuyruk yapmaya uygun değildir. Füruzan, yıldız oyuncuların kaprisli olduğunu duymuştur. Nesibe yoksul bir kızdır. Basma elbiseler giyer. Avşar, şunu giymem, bunu giyerim diye tutturursa ne olacaktır? Avşar, hoş bir gülümsemeyle Füruzan’ın kaygılarını yok eder. Teninin yanmamasına dikkat edecek, saçlarına kaynak yaptıracaktır. Basma elbiseler giymeye de itirazı yoktur.
Filmin çekimleri yazın başlasa da sık sık ara verilir. Parasızlıktan zaman uzar. Yaz kışa döner. Oyuncular kış boyunca yazlık giysilerle oynamak zorunda kalırlar. Yurdatap, para bittiği gerekçesiyle filmin bir biçimde bağlanmasını ister. Bitmemiş bir filmi nasıl bağlayacaklardır? Anlaşmazlık çıkar. Hülya Avşar da bu arada Maksim Gazinosu’nda assolist olur. Kış ortasında, o sert soğuklarda basma elbiselerle sokaklarda oynamayı kabul edecek midir? Hayır derse yazı beklemekten başka çareleri kalmayacaktır. Oysa Avşar da filmin çok güzel olacağına inanmakta, bitmediği için üzülmektedir. Yedi sekiz gün daha çalışılırsa film bitecektir. Avşar, bunu duyunca çekimlerin sürmesini kabul eder. Settekiler kalın kabanlarıyla soğuğa karşı koymaya çalışırken o, basma elbisesi ve eski püskü ayakkabısıyla özveriyle başarılı bir oyunculuk sergiler. Film apar topar bitirilir.

Benim Sinemalarım (1989), 1990 Cannes Film Festivali’nin “EleştirmenlerinYedi Günü” ve “Altın Kamera” dallarından çağrı alır, yüz elli sekiz film arasından seçilen sekiz filmden biri olarak gösterime girer.
1991’de İran Fecr Film Festivali’nde uluslar arası jüriden “En İyi İlk Film Jüri Özel Ödülü’nü kazanır. Yine aynı yıl Tokyo Film Festivali’nde seçilen “En İyi On Asya Filmi” arasında yer alır.
“Ola ki bir gün yaparız.”
Füruzan Diye Bir Öykü kitabında Füruzan, epeydir bitmiş bir senaryosu olduğunu dile getirir. “Onu kızım Aslı’yla çekmek isterdim ancak onun çok işi var. O senaryo duruyor, ola ki bir gün yaparız.” (s. 236)
–
Kaynaklar
Füruzan, Toplu Öyküler, Toplu Romanlar, Yapı Kredi Yayınları, Eylül 2009, İstanbul.
Haz. Faruk Şüyün, Füruzan Diye Bir Öykü, Yapı Kredi Yayınları, Mart 2020, 2. Baskı, İstanbul.
Sitare Kanşay Sarayönlü, Füruzan ve Benim Sinemalarım, 5 Nisan 2021 (Yararlanma Tarihi: 20 Şubat 2024)
https://www.literaedebiyat.com/post/furuzan-ve-benim-sinemalarim
Öykü Gizem Gökgül, Benim Sinemalarım: Evin içi, evin dışı, kadın bunun neresi? 8 Nisan 2021 (Yararlanma Tarihi: 21 Şubat 2024)
https://parsomenfanzincom/2021/04/08/benim-sinemalarim-evin-ici-evin-disi-kadin-bunun-neresi-oyku-gizem-gokgul
.

Aysu Solmaz’ın Diğer Yazıları
1920’li Yıllardan 2020’li Yıllara Ülkemizde Değişen Öğretmen Profili: ÇALIKUŞU
BİR DAĞ MASALI
*
Füruzan’ın Sinemaları
Kitap Anlatır, Film Gösterir (Piyanist)
“HER” Filmi Üzerine Bir Deneme