13 Ağustos 2023
SİBEL UNUR ÖZDEMİR
Bağlama aldı babası oyalansın diye. Ne de iyi yaptı. Veysel oyalanmaya başladı. Günler akıp gitti. Derken Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı bir “Şairler Gecesi”nde. Ondan aldığı destekle dolaşmaya başladı il il, çaldı söyledi, söyledi çaldı.
1894’ün 25 Ekim’inde bir bebek açtı gözlerini dünyaya Sivas’ın Tenos kazasında. Oraya şimdilerde Şarkışla deniyor.
Veysel kondu adı.
Gülizar’dan olma Ahmet’ den doğmaydı.
Afşar boyunun Şatırlı obasına mensuptu.
İki kız kardeşi vardı ama çiçek illeti onları hayattan koparıp almıştı. Ne yazık ki aynı illet onun da gözlerini alıverdi. Veysel’in o anı nasıl anlattığını gelin birlikte hatırlayalım.
“Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine Kadın’a göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım. Çiçek zorlu geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan.”
Bağlama aldı babası oyalansın diye. Ne de iyi yaptı. Veysel oyalanmaya başladı. Günler akıp gitti. Derken Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı bir “Şairler Gecesi”nde. Ondan aldığı destekle dolaşmaya başladı il il, çaldı söyledi, söyledi çaldı.
Çıraklıktan ustalığa geçti Veysel. Saz hocalığı yaptı şimdi yerinde yeller esen Köy Enstitülerinde.
Sade ve güçlü anlatımı ile “Aşıklık Geleneği”nin en önemli temsilcisi olarak ismini dünyaya duyurdu.
Karanlık dünyasından haykırdı hoşgörü, sevgi, birlik, beraberlik, vatan, doğa diye.
Yaşama sevinci ile hüznü, iyimserlik ile umutsuzluğu bir arada anlattı her şey zıddıyla varın altını çize çize.
Aldık verdiği mesajları.
Uzun ince bir yolda onunla yürüdük gündüz gece.
Biliyorduk topraktan gelip toprağa gideceğimizi ama o öğretti bize toprağın sadık yâr olduğunu.
Sevdiği insana gönlünde yer açan, onu önemseyen, pare veren olmadıktan sonra güzelliğinin on para etmediğini anlattı bize vurup mızrabını sazının tellerine.
Veysel “âşıklık” sanatının sevilmesini sağladı.
Âşık Veysel’i fizikî olarak 1973 yılında kaybettik. Onu bizden ayıran kanser illetine hâlâ çare bulunamadı ne yazık ki. Tesellimiz çok sevdiği, yârim dediği kara toprakla bütünleşmesi olsa da sanatçıların ölmediğini, ölümsüzleştiğini biliyoruz hepimiz. Veysel de ölmedi, bizimle birlikte her daim. Nasıl mı? Gelin bir göz atalım hayattayken ve veda ettikten sonra neler neler yaşandı fani olan bu dünyada.
Şiirleri toplandı kitaplarda, sazının sözünün yanı sıra ulaştı kuşaktan kuşağa.
Araştırmalar yapıldı hakkında.
“Karanlık Dünya” isimli filmde rol aldı 1952’de.
Müzisyenlerden bazıları onun deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı 1970’li yıllarda.
Kendisinin izni alınarak 1972 yılında Âşık Veysel Kültür Derneği kuruldu.
Ölümünün 41. yılında Devlet Opera ve Balesi onun türkülerinden yola çıkarak tek perdelik dans tiyatrosunu (Dostlar Beni Hatırlasın) sahneye koydu.
Veysel’in hayatını anlatan “Âşık” isimli filmde torunu da rol aldı.
Veysel’in yaşadığı ev, Kültür Bakanlığı tarafından müzeye dönüştürüldü 1982’de.
Sivas Atatürk Kültür Merkezinde bir oda oluşturuldu adına 2023 yılında. Ziyaretçileri kişisel eşyalarını fotoğraflarını, silikon heykelini, plaklarını, kasetlerini görebildi.
Anma törenleri ve Âşıklar Bayramı düzenlendi her yıl takvimler 16-21 Mart’ı gösterdiğinde.
Vasiyeti doğrultusunda Âşık Veysel Meslek Yüksekokulu açıldı. Bu okul, adının verildiği ilk eğitim kurumu oldu.
Günün popüler pek çok sanatçısı onun eserlerini tekrar tekrar yorumladı.
Ünü dünyaya yayılan usta, Amerikalı elektrogitar virtüözü Joe Satriani’nin de dikkatini çekmiş olmalı ki 2008’de çıkardığı albümünde “Âşık Veysel” isimli kendi bestelediği enstrümantal bir esere yer verdi.
UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesi’ne kaydedildi 2009’da.
Veysel, “vefa” kategorisinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü 2022’de.
Aralık 2022’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile ölümünün 50. yıldönümü nedeniyle 2023 yılının Türkiye’de “Âşık Veysel Yılı” olarak kutlanacağı ilan edildi.
Vefatının 50. yıl dönümü olan 2023 yılında Âşık Veysel, UNESCO ile ilişkili olarak tüm dünyada ve Türkiye’de anılıyor.
“Dostlar beni hatırlasın”dı dileğin sevgili Veysel. Dostlar seni hatırladı, hatırlıyor, hatırlayacak. Ben de unutmadım seni ve bir şiir yazdım duy beni diye Eskişehir Balmumu Müzesindeki heykelinle çektirdiğim fotoğrafın ardından. Bilmem beğenir misin?
MIZRABI TELLERE VUR OZAN
Kocaman bir boşluktu yalnızlığımı saran
Gecenin sükûtunu feryat figanla bozan
Kalabalık içinden koşup gönlüme varan
Dertli dertli mızrabı tellere vuran ozan
Beklenmedik bir anda anılar baktı geçti
Vuslata sırt çevirip hemen hicranı seçti
Kadeh kadeh şarabı içirtti yaslı keder
Gündönümü kıyamı her şeyi yaktı geçti.
Sazınla, deyişinle kalpleri kavur ozan
Al dertleri gönlümden uzağa savur ozan
Hadi durma mızrabı tellere vur, vur ozan
Dile gelen yüreğin anlatsın yüreğimi
Kaynaklar:
https://www.unesco.org.tr
https://tr.wikipedia.org
.
Sibel Unur Özdemir’in Diğer Yazıları
Harflerimizin Gizli Dünyası
Kozmik Yumurta
Çocuk Kalbi
Momo, Zaman ve Zamana Yüklenen Fantastik Ögeler
Aile Çay Bahçesindeki Kadın Karakterler