9 Nisan 2024
SEVDA MÜJGAN
Kitapsever Çocuklar, Güçlü Okurlar, Yetkin Kitaplar

“Edebiyat, kendi hayatını yaşayan bir tür ’canlı’dır. Parmaklarımızın klavyede koşuşturmasından alır enerjisini ve kendi bildiği yolda koşar. Onu baştan kurallarla sınırlamak koşusunun hızını keser, ritmini bozar.”
(Fatih Erdoğan)
Yazınsal metnin değerini, büyük ölçüde onun dil ve anlatımı belirler. Anlatımın güzelliği, okuru kitabın içine çeker. En basit ve sıradan bir konu bile yazarın anlatımı ve konuyu işleme biçimiyle özgün hale gelebilir.

Bu çalışmada Adından Belli Kuşlar Köyü (Toprak Işık, Tudem Yayınları, 7. Baskı, 2017 İzmir) çocuk kitaplarının sahip olması gereken dil ve anlatım özellikleri yönüyle ele alınacak, kitapta belirtilmemekle birlikte kitabın dokuz yaş ve üstü çocuklar için kaleme alındığı kabul edilerek değerlendirme yapılacak, örnekler verilecektir.
Söz Sanatları
Sözcüklere gerçek anlamlarının dışında anlamlar yüklemek, söz sanatlarından yararlanmak anlatımı zenginleştirir. Benzetme, kişileştirme, konuşturma ve abartma çocuk kitaplarında başvurulabilecek söz sanatlarının başında gelir.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nde mecaz anlamıyla kullanılan sözcüklere yer veriliyor.
Hepsinin gözlerinde soru işaretleri duruyordu. (s. 34)
Herkülkanat, gücünü göstermeye bayılırdı. (s. 40)
Masalcı Peri’nin sesi gittikçe daha da tatlılaşıyordu. (s.96)
Benzetmelerden yararlanılıyor.
(Zeynep) Çok sevimliydi. Bir oyuncakçı vitrininde sessizce otursa kimse onu cansız bebeklerden ayıramazdı. (s. 5)
Oyuncak bebekler; çocukların hemen hepsinin gördükleri, iyi bildikleri, genelde sevimli, sevilen varlıklardır. Zeynep’le oyuncak bebek arasında kurulan benzerlik, okurun Zeynep’i gözünde canlandırmasını kolaylaştırıyor.
Selim taşı aldı ve bir kuyumcuymuş gibi dikkatle inceledi. (s. 9)
Taşı dikkatle incelemek ve kuyumcuymuş gibi incelemek arasında nasıl bir fark vardır? Bu benzetme, anlatıma ne katıyor diye sorulduğunda verilecek geçerli bir yanıtımız varsa söz sanatı anlatımı zenginleştirmiş demektir. Kuyumcu, elindeki mücevheri değerini anlamak amacıyla inceler. Yazarın, taşın bir mücevher gibi incelendiğini söyleyerek abartmadan da yararlandığı söylenebilir.
Aşağıdaki örneklerde de aralarında benzerlik kurulan varlıkların çocukların anlam evrenleri içinde bir yeri olduğu görülmektedir.
Minik bir serçe gibi uçan taş, kuşun çok uzağından geçti. (s. 12)
Sarmaşık, uçuruma serilmiş bir ağ gibiydi. (s.84)
Yere düşünce top gibi zıplayıp ayağa kalktı. (s. 105)
Adından Belli Kuşlar Köyü’nde konuşturmaya ve kişileştirmeye yer veriliyor. Kahramanlar insanlar ve hayvanlar olduğu için bu, zaten kaçınılmaz.
Yapraklar hışırdıyordu. Kocaçınar ve rüzgâr adeta Kadir’in şarkısına eşlik ediyordu. (s. 112)
Bu cümlede de kocaçınara ve rüzgara insana ait bir özellik (şarkı söylemek) yüklenerek kişileştirmeye başvurulmaktadır.
Deyimler; yerli yerinde kullanıldıklarında anlatıma akıcılık ve çekicilik katar, az sözle çok şeyi etkili bir biçimde anlatmayı sağlar.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nde deyimlere yer veriliyor.
Tüm bu yaptıklarından dolayı Şişman Rüstem kara listeye alınmıştı. s. 11
O güzel sesle Prenses yine kendinden geçmiş. (s.94)
Yine de can kulağıyla dinlemeye başladılar. (s. 95)
Deniz ve Ali, oldukları yerde donup kaldılar. (s.105)
Sözcük Seçimi ve Sözcük Dağarcığını Zenginleştirecek Sözcükler Kullanmak
Çocuk kitaplarında günlük dilde pek kullanılmayan sözcük ve deyimlerden uzak durulmalıdır. Adından Belli Kuşlar Köyü bu yönüyle oldukça başarılıdır.
Yazarlardan çocukların sözcük dağarcıklarını zenginleştirmesi de beklenir. Kitapta geçen hanım nine (Hanımninekanat) sözcüğü çocuklara yabancı olabilir. Hanım nine (haminne) çağdaş Türkçede kaybolmaya yüz tutmuş sözcüklerden biridir. Hanımninekanat, köyün her şeyin en doğrusunu bilen en bilge kuşudur. Kuşların saygı duyduğu, yaşlı bir kuştur. Bu özellikler “hanımnine” (büyük anne) sözcüğü konusunda çocuklara ipucu vermektedir. Dolayısıyla bu sözcüğü, sözcük dağarcıklarına kattıkları düşünülebilir.
Argo Sözcükler
Argo sözcükleri kullanmak ya da kullanmamak,çocuk kitaplarında tartışmalı bir konudur ancak argoya bütünüyle kapılar kapanabilir mi diye sormak durumundayız.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nde argo sözcüklere az da olsa yer veriliyor.
Kadir elini sallayarak,
-Bence atıyorsun, dedi. (s. 18)
Sen de şarkıcı, aklına iyi bir şey gelene kadar gaganı kapatmayı dene. (s. 29)
Deniz’in bir an iştahla gözleri parlasa da hemen Meraklıkanat’ın dalga geçtiğini anladı. (s. 42)
— Kaçmayın ulen, diye bağırdu Şişman Rüstem. (s. 105)
Bu kullanımlar, çocukları argoya özendirecek nitelikte midir, değil midir diye sorulduğunda rahatlıkla değildir diyebiliriz.
Devrik Cümleler, Karşılıklı Konuşmalar
Devrik cümle, Türkçenin yapısına uymaz. Devrik cümlelerin gereksiz ve sık sık kullanılması, çocuğun okurken zorlanmasına yol açabilir. Devrik cümle, gelişigüzel cümle değildir. Onun da kendine göre kuralları vardır. Devrik cümle kuracağım diyerek Türkçeyi devirmemek önemlidir.
Devrik cümlelerden tümüyle vazgeçilebilir mi? Anlatım ne kadar konuşma diline yakın olursa o ölçüde akıcı olur.Yerinde kullanılan devrik cümleler, anlatıma ayrı bir canlılık katar. Özellikle kişiler konuşturulurken devrik cümlelere yer vermek kaçınılmazdır.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nde devrik cümleler, konuşma cümlelerinde sıkça karşımıza çıkıyor. Anlatı kısımlarında az kullanılıyor.
İlk üç sayfada konuşma cümlelerinde devrik cümle sık sık kullanılırken anlatı kısımlarında yalnızca
3. sayfanın sonunda tek bir devrik cümle var: “Tok!” diye bir ses geldi direkten. (s. 9)
Kısa ve Uzun Cümleler
Bu konuda ölçümüz “Bu cümlede fazlalık, çıkarabileceğimiz ya da olmasa da olur diyebileceğimiz bir sözcük var mı?” olmalıdır. Adından Belli Kuşlar Köyü’nde yazar, okurlarını gereksiz yere uzattığı cümlelerle bunaltmıyor.
“Sıradan bir güne başladıklarını zannediyorlar, hayatlarının en unutulmaz gününü yaşayacaklarını henüz bilmiyorlardı.” (s. 5)
Uzun da olsa bu cümleden herhangi bir sözcüğü çıkarmak cümlenin anlamını daraltacaktır.
Cümleler ve Paragraflar
Çocuklar için kaleme alınan kitaplarda uzun ve karmaşık paragraflardan kaçınılmalıdır. Sürekli aynı yapıda cümleler kullanmak anlatımı tekdüzeleştirir. Çocuklar hareketli cümleleri sever. Ad cümleleri durağan, eylem cümleleri hareketlidir. Bağlaçları ve ilgeçleri sıkça kullanmak çocuklar için cümlelerin anlaşılmasını zorlaştıracaktır.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nün ilk paragrafında üç cümle yer alıyor.
Yağızlar köyü çocukları harman yerinde toplanmışlardı. Yedi kişiydiler. Sıradan bir güne başladıklarını zannediyorlar, hayatlarının en unutulmaz gününü yaşayacaklarını henüz bilmiyorlardı. (s. 5)
Biri ad, ikisi eylem cümlesi. İkisi basit cümle, biri sıralı cümledir. Bağlaç ya da ilgeç kullanılmamıştır.
Sayfa 8’de yer alan ilk paragraf, kitapta uzun sayılabilecek paragraflardan biridir.
Ali orada olduğunu söyleyemedi. Sadece elini aldırdı; çünkü o konuşmuyordu. Daha doğrusu konuşamıyordu. Beş yaşındayken trafik kazası geçirmişti. Amcasının düğününe giderlerken bindikleri traktör devrilmişti. Ali’nin burnu bile kanamamıştı, ama o kazadan sonra konuşmayı bırakmıştı. Dört yıldır sessizdi. Ona Altıbacak Ali diyorlardı. O kadar hızlı koşuyordu ki gören onu altı bacaklı zannederdi. Ağaçlara tırmanırken de sanki gizli bir merdiven kullanıyordu. (s.8)
Paragraf on cümleden oluşuyor. Biri ad cümlesi, dokuzu eylem cümlesidir. Basit, birleşik, bağlı cümleler bir arada kullanılmaktadır. Karmaşık bir paragraf mı? Hayır. Okur bunu anlamakta zorlanır diyeceğimiz bir yanı var mı? Yok.
Gülmece ve İroni
Eğlenceli ve esprili bir dil kullanarak çocukları güldürmek önemlidir. Adından Belli Kuşlar Köyü, bu özelliğiyle öne çıkmaktadır.
— Ben yarına kadar kalamam, dedi Kadir.
— Niye akşama konserin mi var, dedi Meraklıkanat. (s.29)
Meraklıkanat, kitabın kahramanları arasında sesinin güzelliğine dikkat çekilen Kadir’le alay etmektedir.
— Peki, nasıl kurtulduk, dedi Deniz.
—Kurtarıldınız. Kafasına taş attığınız, en güzel iki tüyünü yolduğunuz bir tanıdığınız sayesinde kurtarıldınız. (s. 25)
Meraklıkanat; kendisine taş atan, tüylerini yolan çocukları kurtardığına iğneleyici bir dille vurgu yapmaktadır.
(Meraklıkanat) — Ama onu bana atılan taşlardan birini sana verirken gördüm.
(Kadir) — Evet. Ben taş toplayıcıydım.
— Vay! Harika! Küpe yapsınlar diye mi topluyordun taşları? (s.25-26)
Meraklıkanat, alaycı tavrını sürdürmektedir.
— Kuftlafı da pekf bif tabansıfzmış.
Bunu söyleyen Meraklıkanat’a döndüler.
— Sen niye öyle patlak top gibi konuşuyorsun, dedi Kadir.
— Bifmiyofum. Gagam yamufduğu için olabilif mi? (s. 73-74)
Gagası yamulan Meraklıkanat’ın sözleri kitabın kahramanlarını olduğu gibi okurlarını da gülümsetecektir.
Cümlelerin Duygusal ve Düşünsel Arka Planları
Cümlelerin duygusal ve düşünsel arka planlarını varsıllaştırmak, duygu ya da düşünce yoksunu cümleler kurmamak önemlidir. Bu, okurla kitap arasında kurulan bağı güçlendirir.
Adından Belli Kuşlar Köyü’nden alıntılayalım. Hanımninekanat’ın tek gücü ona duyulan saygıydı. Bu saygı ona annesinden miras kalmamıştı. Uzun ve dürüst bir ömür yaşayarak kendisi kazanmıştı. (s. 34)
Uzun ve dürüst bir ömür yaşayarak kazanılan saygının önemine vurgu yapan cümleler, miras yoluyla kazanılanlara yönelik bir yergiyi de içinde barındırmaktadır.
(Meraklıkanat) babası kaybolduktan sonra çok yalnız hissetmişti kendini. Babasından kalan tüm bu eşyalarda onu aramıştı. Babası kaybolmadan önce Meraklıkanat onun kucağına yatar, babasının yazdığı öyküleri ve masalları dinlerdi. (s. 97)
Meraklıkanat’la okur arasında empati kurulmasını kolaylaştıran bu cümlelerin duygusal arka planı güçlüdür. Babasının kucağına yatıp onun anlattığı masalları ve öyküleri dinleyen Meraklıkanat’ın babasını özlemesi doğaldır. Bu; paragrafta açıkça dile getirilmese de okur, kendisini Meraklıkanat’ın yerine koyduğunda babaya duyulan özlemi yüreğinde hissedecektir. Hepimiz sevdiklerimizi onlardan kalan eşyalarda ararız. Meraklıkanat’ı anlıyoruz.
Betimlemeler
Bir betimlemenin başarısını belirleyen nedir? Betimlenenin, okurun gözünde ne kadarıyla canlanabildiğidir. Bu nedenle duyu organlarından olabildiğince yararlanmak önemlidir.
Betimlemeler, çocuğun düş gücünü zenginleştirse de onlar uzun uzadıya yapılan betimlemeleri sevmez. Betimleme cümlelerini, paragraflara yedirmek gerekir.
Şelale pamuktan bir perde gibi iki yana açıldı. Kar beyaz basamaklar çıktı ortaya. Buluttan yapılmış bir sarayın merdivenlerine benziyordu. (s. 88)
Görme, dokunma ve işitme duyularından yararlanan yazar; anlatımını benzetmeyle güçlendirirerek basamakları adeta resmediyor.
Sonuç
Çocuklar için kaleme alınan kitapların dil ve anlatımları özel bir dikkat, ayrı bir özen gerektirmektedir. Kitapsever çocuklar, güçlü okurlar; onlara sunduğumuz yetkin kitaplarla ortaya çıkacaktır.
.

Sevda Müjgan’ın Çocuk Edebiyatı Üzerine Diğer Yazıları
Ay Anne Bak Ay İçimden Dolanıyor
Yapay Zekanın İsyanı
Biz Seni Seviyoruz Zeze!
Mutluluk Sözcükleri
Çocuk Kitaplarında Cinsiyet Ayrımcılığı
Ayşe Sarısayın’la Söyleşi