DİLEK ALPAY
12 Mayıs 2023
“Suat Derviş eserlerinde aşkın hem güzel hem de insana acı çektiren yönlerini işler. Ama bazen aşk bir araç olarak kullanılır, asıl amaç aşkı anlatırken toplumdaki aksaklıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri vs. dile getirmek olur.”
Yaşadığı dönemde ataerkil bir toplumda kadının varlık gösterebilmek için erkek adı kullanmak zorunda olduğunu bilen bir insan Suat Derviş. Fatma Aliye ve Halide Edip’ten sonra Türk edebiyatında kalem ustalığı gösteren ama adı onlar kadar duyulmayan bir insan. “Kıpkızıl Komünist” olarak damgalanan, edebî ve siyasi alanda varlık mücadelesi veren kavga insanı. Eserlerinde aşkın hem güzel hem de insana acı çektiren yönlerini işler. Ama bazen aşk bir araç olarak kullanılır, asıl amaç aşkı anlatırken toplumdaki aksaklıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri vs. dile getirmek olur. O dönemde birlikte çalıştığı Nâzım Hikmet, Vâlâ Nurettin, Sabahattin Ali gibi toplumcu gerçekçidir.
Ankara Mahpusu, 1945 yılında Zeynep İçin adı ile Haber gazetesinde tefrika edilir. Kitap halinde yayımlanırken Ankara Mahpusu adını alır. Fatma Aliye’nin Udi adlı eserinden sonra Fransızcaya çevrilen ilk Türk romanıdır. (1957) Daha sonra Bulgarca (1958) ve Rusçaya (1960) da çevrilir.
Fransız gazetelerinde eserden övgüyle bahsedilir. Öyle ki İvo Andriç’in Drina Köprüsü adlı eseriyle kıyaslanır, hatta ondan üstün gösterilir. Eserin hem büyük bir acı hem de büyük bir insan sevgisiyle kaleme alındığı söylenir.
Roman, Vasfi’nin Ankara’da cezaevinden çıkışıyla başlar. Biz Vasfi’yi hapse düşüren nedeni geriye dönüşlerle öğreniriz.
Vasfi; tıp fakültesi öğrencisi, geleceği parlak bir gençtir. Bu parlaklık Zeynep’i tanıyana kadar devam eder. Zeynep, Vasfilerin karşısındaki evde oturur. Gezmeyi, giyinmeyi, eğlenmeyi sever, hafif bir kadın görüntüsü sergilese de Vasfi’ye karşı ciddi davranır.
Vasfi’nin zengin bir amcası ve onun hasta bir karısı vardır. Bir gün annesi Vasfi’den hasta yengesini ziyaret etmesini ister. Genç adam içeri girince şaşırır. Zeynep ve annesi Şüküre Hanım da oradadır. Şüküre Hanım, yengesinin ev işlerine yardımcı olur. Bir süre sonra yenge ölür. Şüküre Hanım kızını zengin amcayla evlendirmek niyetindedir. Vasfi, genç bir kız sandığı Zeynep’in dul kaldığını, bir oğlu olduğunu öğrenince şaşırır. Onunla evlenmesi imkânsızdır! Zeynep’in yaşlı amcayla evlenmesi, mirasından pay kapma hayalleri kuran varisleri hayal kırıklığına uğratır. Onlardan biri de Vasfi’nin kuzeni Nuri’dir. Zeynep hakkında asılsız dedikodular yaymaya kalkınca buna dayanamayan Vasfi, onu öldürür. 12 yıl Ankara’da hapis yatar. Buraya kadar roman bir aşk ve cinayet romanı gibi görünse de bundan sonraki bölümlerde toplum dışına itilmiş insanlar, toplumun aksayan yönleri, sosyal adaletsizlik gözler önüne serilir.
Romanda, Vasfi’nin hayatını berbat eden de onu hayata döndüren de genellikle kadınlardır. Dikkatimizi çeken en önemli kadın karakter uğruna cinayet işlenen Zeynep’tir. Buna karşılık o Vasfi’yi sevmek yerine sınıf atlamayı, parayı, yoksulluktan kurtulmayı seçer. Aç ve açıkta kalmaktansa sevgisiz kalmayı tercih eder. Bu iki kişi birbirinin tam tersidir. Vasfi, gelecek vadeden romantik bir gençtir. Zeynep, maddi bakımdan kendisini garanti altına almaktan, sınıf atlamaktan başka düşüncesi olmayan çocuklu bir duldur. Güzelliğini sermaye gibi kullanacak, fakirliğin üstesinden evlilikle gelecek, kiracılıktan ev sahipliğine yükselecektir. Romanda Zeynep, riyakârlığı ile de öne çıkar. Vasfi’ye karşı iç gıcıklayıcı tavırlar sergilerken zengin amcanın gözüne girebilmek için mazbut bir aile kızı gibi davranır. Vasfi’nin dediği gibi para galip gelecek, Zeynep’i satın alacak, yaşlı bir ihtiyarı güçlü kılacak, Nuri gibi bir genci iğrençleştirecektir. Vasfi onun güzel dış görünüşüne vurulmuştur. Ona hapiste dayanma gücü veren Zeynep’e duyduğu aşktır. Onun kulaklarından gitmeyen kahkahası 12 yılı geçirmesini sağlayacaktır.
Kitapta önce güzelliğiyle ile öne çıkan Zeynep, sonrasında şişman, çirkin, erkeksi, kendisinden kaçılacak derecede çirkef, sinirli, kavgacı bir kadın olarak Vasfi’yi büyük bir hayal kırıklığına uğratır. Kahkahasına vurulduğu, onun 12 yılını parmaklıklar adında geçirmesine neden olan güzel kadın o mudur? Vasfi sadece bir maskeyi sevmiş olduğunu anlar. Bu maske dünyalar güzelidir, eşi yoktur fakat onun altına gizlenmiş kadın bambaşka biridir. Düşünceleri allak bullak olur.
Vasfi’nin hayatına dolaylı etki eden kadınlardan biri de Zeynep’in annesidir. Şişman, iriyarı, sert yüzlü bir kadın olan Şüküre Hanım zengin amca ile kızını evlendirebilmek için ortamı hazırlayan kişidir. Menfaatin nereden geleceğini bilir, hasta yengenin işlerini yaparak zengin amcaya adeta kızını pazarlar. Adam Zeynep’in dedesi yaşındadır.
Vasfi’ye parlak bir gelecek hazırlayan kadın annesidir. Annesi onun ileride ünlü bir doktor hatta doktorların hocası olacağına inanır. Oğlu için her türlü fedakârlığa katlanan, evlere temizliğe giderek onu yetiştirmeye çalışan, iyi niyetli dul bir kadındır. Vasfi annesinin hem ümidi hem de en büyük kederi olur. Oğlu hapse girdiğinde peşinden Ankara’ya gelir, ona hep destek olur. Maalesef oğlunun hapisten çıktığını göremeden hastalanıp ölür. Vasfi, annesinin ölümüne kendisinin neden olduğunu düşünerek üzülür.
Vasfi’nin hayatta tekrar umutlanmasını sağlayan, ona yalnız olmadığını hissettiren ise parasızlıktan sığındığı Sirkeci garında bahçe duvarını yaptırmak için işçi arayan yaşlı kadındır. Kadının yıkılan duvarını onaran Vasfi, onda annesinin özelliklerini bulur: iyi niyet, merhamet, yardımseverlik, şefkat. Kadın da Vasfi’yi kaybolan oğluna benzetir. İkisi de yalnızdır, aralarında bir çeşit dostluk kurulur. Bu dostluk, Vasfi’nin kendisine duyduğu güveni artırır, toplumda yalnız olmadığını anlar.
Vasfi’nin İstanbul’da işsiz kaldığı günlerde sığındığı yerlerde karşısına çıkan kadınlar da onun hayatına küçük dokunuşlar yapar. Eline geçen parayı içkiye veren sarhoş, yeşil mantolu kadın. Açlıktan öleceğini zannettiği bir anda Vasfi’nin karnını doyurur, onun yaşlı kadının evinde iş bulmasını sağlar. Her şeyiyle birlikte ümidini de yitirdiği sırada hayalinde gördüğünü zannettiği siyah bereli, yeşil gözlü, yeşil yün bluzlu, sesi güzel, solgun, ona hüzünle bakan kadın (Yaşlı kadını nasıl annesine benzetmişse onun da sesini annesininkine benzetir.) ona umut aşılar. Ona umut aşılayan kadınlarda dikkat çeken ortak bir yan vardır: umudun sembolü yeşil renk. Roman aşk bakımından mutlu sonla bitmese de umutlu biter.